MADO

GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM.

Nevşehir 26.07.2022 - 09:49, Güncelleme: 26.07.2022 - 09:49
 

GERÇEKTEN ÇOK ÜZÜLDÜM.

Bütün dostlara sevgi ve selamlar. Allaha emanet olun. Sağlıcakla kalın.

Bir hafta önce yaşanmış bir olayı siz saygıdeğer dostlarımla paylaşmak istedim. Gerçekten o dostumla yapmış olduğumuz sohbete kadar konunun bu kadar önemli ve hassas olduğunu ben de yeni anladım. Mevzunun derinliğine girince, belki bazı dostlarımız yavvv boş ver bu işleri, yazacak, paylaşacak, başka konu mu kalmadı diyeceklerini duyar gibi oluyorum. Aslında yazacak konu çok ta , ne yapalım biz de ,bazen nalına, bazen de mıhına vuruyoruz. Ara sıra olsa da ,toplumsal meselelere de el atmak lazım diye düşünüyorum. Gerçi bu mevzular psikolog ve sosyologların belki de aile politikaları üreten uzmanların konu su da, işte bazen benim gibi modelleri de etkileyebiliyor bu tür yaşanmışlıklar. Çok sevdiğim bir kardeşim, dostumla sohbet edip, havadan sudan konuşurken, konu kurban bayramından açıldı. Ne kestiniz, nerede kestiniz ? Nasıl oldu ,şudur budur ,derken kardeşim bana aniden bir soru sordu. Bu bayram sizin eve bayramlaşma maksatlı mahalleli kaç çocuk geldi abi dedi. Yani bayram münasebetiyle kapıyı kaç çocuk çaldı. Soru tam da buydu. Valla ciddi söylüyorum ,epeyce bir düşündüm doğru düzgün cevap ta veremedim. Hakikaten bizim evin kapısını kaç çocuk çalmıştı. Bayramda evden de ayrılmadım yani 4 gün evdeydim. Şöyle bir hafızamı zorladım ve cevap verdim. Herhalde birkaç kişi geldi diye de cevap verdim. Ne oldu ki, diye de gayri ihtiyari sormuşum. Ne olacak abi ya ,daha ne olsun ,diye de öfke ile hüzün duyguları ile karışık bir de cevap geldi. “Bizim eve bir tane çocuk gelmedi “ diye de cevap verdi. Sonra başladı soluksuz anlatmaya ; Ben eve bayram öncesi çocukların hoşuna gidebileceğini düşündüğüm en az 5-6 çeşit malzeme alırım. Birincisi Eti Puf, sonra balon, bir iki çeşit çikolata, sakız, şekerleme çeşitleri ve bunlara ilaveten ya beşlik, ya da onluk kağıt para. Bizim apartman ,ayrıca sitedeki diğer bloklarda oturanlar ile ayrıca komşu bloklar da dahil olmak üzere, en az 80-100 kadar çocuk gelirdi geçmiş bayramlar da diye cevap verdi. Eeeeeee dedim. Abi dedi ,yemin ederim bir tek çocuk bile kapıyı çalmadı. Laaa git dedim, millet tatilde, kim kaldı memlekette ,9 gün tatil zaten herkes dışarı gitti diye de cevap vermişim. Benim gerekçelerime karşılık olarak, o da mantıklı cevaplar verdi. Ben pandemi dedim, o başka bir şey derken, yaa abi dedi bir tek çocuk da mı gelmez diyerek konuyu biraz daha hüzünlü bir hale getirdi, Sonuçta konuyu biz de ,biraz daha sosyolojik olarak değerlendirmeye başladık. Çok güzel bir mülahaza oldu kendi aramız da. Artık kentleşmenin yoğun olduğu ve teknolojinin yakından kullanıldığı yerleşim alanlarında ki sokaklarda, çocuk görmek artık pek mümkün değil. Semtlerdeki yeşil alanlarda kurulu bulunan küçük parklar da ki, çocuk oyun grupları tabir edilen, bir iki kaydırak ve salıncağın olduğu alanlarda 0-6 yaş grubunda ki, anne ,ya da diğer ebeveyn gözetiminde , hava alsın diye çıkarılan üç-beş çocuktan başka piyasa da çocuk gören var mı ? Ya televizyonlarda izlediğimiz taciz, tecavüz yada mobing haberlerine ne demeli. Kaybolan, kaçırılan çocuklar, orman da ,gölet de, akarsu da ,cesedi bulunan çocuk haberleri. Aileler ne yapsın ? Doğal olarak çocukları yalnız bırakamıyorlar. Bir, ikincisi de teknoloji çocuklarımızı esir almış. Sonuçta ; Oradan ,buradan sohbet ederken, ülkemizin belki de en önemli konusuna da ,Kurban Bayramı vesilesi ile parmak basmış olduk. Ne kadar kötü bir durum, çocuğun çocukluğunu yaşayamaması. Bu konu nasıl çözülecekse, acilen çözülmesi lazım. Süratle çocuklarımızın ilgisin çekecek ve yaş gruplarına göre hayattan keyif alacakları bir takım önlemlerin alınması dileğiyle. Bütün dostlara sevgi ve selamlar. Allaha emanet olun. Sağlıcakla kalın.
Bütün dostlara sevgi ve selamlar. Allaha emanet olun. Sağlıcakla kalın.
Bir hafta önce yaşanmış bir olayı siz saygıdeğer dostlarımla paylaşmak istedim. Gerçekten o dostumla yapmış olduğumuz sohbete kadar konunun bu kadar önemli ve hassas olduğunu ben de yeni anladım.

Mevzunun derinliğine girince, belki bazı dostlarımız yavvv boş ver bu işleri, yazacak, paylaşacak, başka konu mu kalmadı diyeceklerini duyar gibi oluyorum.

Aslında yazacak konu çok ta , ne yapalım biz de ,bazen nalına, bazen de mıhına vuruyoruz. Ara sıra olsa da ,toplumsal meselelere de el atmak lazım diye düşünüyorum.

Gerçi bu mevzular psikolog ve sosyologların belki de aile politikaları üreten uzmanların konu su da, işte bazen benim gibi modelleri de etkileyebiliyor bu tür yaşanmışlıklar.

Çok sevdiğim bir kardeşim, dostumla sohbet edip, havadan sudan konuşurken, konu kurban bayramından açıldı. Ne kestiniz, nerede kestiniz ? Nasıl oldu ,şudur budur ,derken kardeşim bana aniden bir soru sordu. Bu bayram sizin eve bayramlaşma maksatlı mahalleli kaç çocuk geldi abi dedi. Yani bayram münasebetiyle kapıyı kaç çocuk çaldı. Soru tam da buydu. Valla ciddi söylüyorum ,epeyce bir düşündüm doğru düzgün cevap ta veremedim.

Hakikaten bizim evin kapısını kaç çocuk çalmıştı. Bayramda evden de ayrılmadım yani 4 gün evdeydim. Şöyle bir hafızamı zorladım ve cevap verdim. Herhalde birkaç kişi geldi diye de cevap verdim. Ne oldu ki, diye de gayri ihtiyari sormuşum. Ne olacak abi ya ,daha ne olsun ,diye de öfke ile hüzün duyguları ile karışık bir de cevap geldi. “Bizim eve bir tane çocuk gelmedi “ diye de cevap verdi.

Sonra başladı soluksuz anlatmaya ; Ben eve bayram öncesi çocukların hoşuna gidebileceğini düşündüğüm en az 5-6 çeşit malzeme alırım. Birincisi Eti Puf, sonra balon, bir iki çeşit çikolata, sakız, şekerleme çeşitleri ve bunlara ilaveten ya beşlik, ya da onluk kağıt para.

Bizim apartman ,ayrıca sitedeki diğer bloklarda oturanlar ile ayrıca komşu bloklar da dahil olmak üzere, en az 80-100 kadar çocuk gelirdi geçmiş bayramlar da diye cevap verdi.

Eeeeeee dedim.

Abi dedi ,yemin ederim bir tek çocuk bile kapıyı çalmadı.

Laaa git dedim, millet tatilde, kim kaldı memlekette ,9 gün tatil zaten herkes dışarı gitti diye de cevap vermişim.

Benim gerekçelerime karşılık olarak, o da mantıklı cevaplar verdi. Ben pandemi dedim, o başka bir şey derken, yaa abi dedi bir tek çocuk da mı gelmez diyerek konuyu biraz daha hüzünlü bir hale getirdi, Sonuçta konuyu biz de ,biraz daha sosyolojik olarak değerlendirmeye başladık. Çok güzel bir mülahaza oldu kendi aramız da.

Artık kentleşmenin yoğun olduğu ve teknolojinin yakından kullanıldığı yerleşim alanlarında ki sokaklarda, çocuk görmek artık pek mümkün değil.

Semtlerdeki yeşil alanlarda kurulu bulunan küçük parklar da ki, çocuk oyun grupları tabir edilen, bir iki kaydırak ve salıncağın olduğu alanlarda 0-6 yaş grubunda ki, anne ,ya da diğer ebeveyn gözetiminde , hava alsın diye çıkarılan üç-beş çocuktan başka piyasa da çocuk gören var mı ? Ya televizyonlarda izlediğimiz taciz, tecavüz yada mobing haberlerine ne demeli. Kaybolan, kaçırılan çocuklar, orman da ,gölet de, akarsu da ,cesedi bulunan çocuk haberleri.

Aileler ne yapsın ? Doğal olarak çocukları yalnız bırakamıyorlar. Bir, ikincisi de teknoloji çocuklarımızı esir almış.

Sonuçta ; Oradan ,buradan sohbet ederken, ülkemizin belki de en önemli konusuna da ,Kurban Bayramı vesilesi ile parmak basmış olduk.

Ne kadar kötü bir durum, çocuğun çocukluğunu yaşayamaması. Bu konu nasıl çözülecekse, acilen çözülmesi lazım.

Süratle çocuklarımızın ilgisin çekecek ve yaş gruplarına göre hayattan keyif alacakları bir takım önlemlerin alınması dileğiyle.

Bütün dostlara sevgi ve selamlar. Allaha emanet olun. Sağlıcakla kalın.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.