MADO
Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)
Köşe Yazarı
Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)
 

ÖĞRET(EN)MEN

(24 Kasım yaklaşırken) En büyük öğretmen kuşkusuz peygamberlerimizdir. Belirli bir gruba bir şeyler öğretmenin sorumluluğundan koskoca toplumlara bir şeyleri anlatmak, kabul ettirmek ve benimsetmek kolay şey değildir. Nitekim Allah tarafından seçilen kişiler de doğal olarak öğretme yetisi fazla olan kişilerdir. Gelişen ve güçlenen teknoloji nedeniyle günümüzde bir şeyler öğretmenin son derece kolay olduğunu varsayarsak. Bundan 1600-2000 yıl önce ümmi toplumlara onları disipline edecek doktrinleri kabul ettirmek ve öğretmek takdir edersiniz ki son derece zordu. Günümüzde öğretme ve öğrenmenin kolay olduğunu söylerken “Google” gibi dipsiz bucaksız bir kütüphaneden, dünyanın en başarılı ve gönüllü öğretmeninden yararlanıldığından bahisle söylüyorum. Artık kaynak bulamadım, kütüphane kapalıydı, konuyu bilen kimse yoktu gibi bir bahaneye asla yer yok. Böyle bir yardımcının olması bile “öğretmen” kavramını yok sayamıyor. Öyle ya madem her şeyi bilen bir danışmanımız var o halde öğretmene ne gerek var. Buna karşılık sadece şunu söylesem yeter mi acaba? Öğrenmede temel şart yüz yüze ve göz göze gelmektir. Dünyanın bilgisini bir tek tuşa bağlamış olsalar bile öğrenmeyi amaçlayan kişi ile öğretmeyi hedefleyen kişi arasında bir bağın olması zaruridir. Her 24 Kasımda hamasi nutukların çekilmesine öğretmen olan herkes alışkındır artık. Yılda sadece bir gün verilen değer değer değil yasak savmadan başka bir şey değildir. Normal zamanda öğretmenin derdini dahi dinlemeye tahammül edemeyen yetkililer o gün “canlarım ciğerlerim” dese ne yazar ki. Öğretilecek bir harfin kırk yıl kölelik yapmaya denk olduğu mecazı sadece ve sadece o gün hatırlanır ve 25’i itibarıyla raftadır artık. “Milli” kelimesinin orduya ve eğitimin başına konmasının bir sebebi olmalı. Dolayısıyla bu iki kavramın kapsama alanı bu ülkenin en önemli değerleridir. Sürekli dile getirmemize rağmen bu güne kadar pek de hesaba alan olmadı. Öğretim değil ama eğitim için kesinlikle her ilde bir –eski söylemiyle meşveret yeni söylemiyle danışma meclisi- olması zorunluluktur. Bu meclis valilik, belediye ve sağlıkta da olmalıdır. Öğretmenler ve mesleği için söylenecek, eleştirilecek belki onlarca konu var. Fakat isteyerek ya da tercih hatasıyla veyahut hasbelkader Öğretmen olmuş sevgili meslektaşlarım; karşınızda oturan ve gözünüzün içine bakan sabilerin her şeyden ari olduğunu unutmamanız dileğiyle gününüz şimdiden kutlu olsun.
Ekleme Tarihi: 20 Kasım 2022 - Pazar
Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)

ÖĞRET(EN)MEN

(24 Kasım yaklaşırken)

En büyük öğretmen kuşkusuz peygamberlerimizdir.

Belirli bir gruba bir şeyler öğretmenin sorumluluğundan koskoca toplumlara bir şeyleri anlatmak, kabul ettirmek ve benimsetmek kolay şey değildir.

Nitekim Allah tarafından seçilen kişiler de doğal olarak öğretme yetisi fazla olan kişilerdir.

Gelişen ve güçlenen teknoloji nedeniyle günümüzde bir şeyler öğretmenin son derece kolay olduğunu varsayarsak. Bundan 1600-2000 yıl önce ümmi toplumlara onları disipline edecek doktrinleri kabul ettirmek ve öğretmek takdir edersiniz ki son derece zordu.

Günümüzde öğretme ve öğrenmenin kolay olduğunu söylerken “Google” gibi dipsiz bucaksız bir kütüphaneden, dünyanın en başarılı ve gönüllü öğretmeninden yararlanıldığından bahisle söylüyorum. Artık kaynak bulamadım, kütüphane kapalıydı, konuyu bilen kimse yoktu gibi bir bahaneye asla yer yok.

Böyle bir yardımcının olması bile “öğretmen” kavramını yok sayamıyor. Öyle ya madem her şeyi bilen bir danışmanımız var o halde öğretmene ne gerek var.

Buna karşılık sadece şunu söylesem yeter mi acaba? Öğrenmede temel şart yüz yüze ve göz göze gelmektir.

Dünyanın bilgisini bir tek tuşa bağlamış olsalar bile öğrenmeyi amaçlayan kişi ile öğretmeyi hedefleyen kişi arasında bir bağın olması zaruridir.

Her 24 Kasımda hamasi nutukların çekilmesine öğretmen olan herkes alışkındır artık. Yılda sadece bir gün verilen değer değer değil yasak savmadan başka bir şey değildir.

Normal zamanda öğretmenin derdini dahi dinlemeye tahammül edemeyen yetkililer o gün “canlarım ciğerlerim” dese ne yazar ki.

Öğretilecek bir harfin kırk yıl kölelik yapmaya denk olduğu mecazı sadece ve sadece o gün hatırlanır ve 25’i itibarıyla raftadır artık.

“Milli” kelimesinin orduya ve eğitimin başına konmasının bir sebebi olmalı. Dolayısıyla bu iki kavramın kapsama alanı bu ülkenin en önemli değerleridir.

Sürekli dile getirmemize rağmen bu güne kadar pek de hesaba alan olmadı. Öğretim değil ama eğitim için kesinlikle her ilde bir –eski söylemiyle meşveret yeni söylemiyle danışma meclisi- olması zorunluluktur.

Bu meclis valilik, belediye ve sağlıkta da olmalıdır.

Öğretmenler ve mesleği için söylenecek, eleştirilecek belki onlarca konu var.

Fakat isteyerek ya da tercih hatasıyla veyahut hasbelkader Öğretmen olmuş sevgili meslektaşlarım; karşınızda oturan ve gözünüzün içine bakan sabilerin her şeyden ari olduğunu unutmamanız dileğiyle gününüz şimdiden kutlu olsun.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.