MADO

Teşkilat'ı Mahsusa

Nevşehir 18.03.2022 - 17:00, Güncelleme: 19.03.2022 - 11:34
 

Teşkilat'ı Mahsusa

Geçen hafta yayınlanan ‘ Mit Mit dedikleri’ adlı makalemizi okuyan pek çok okuyucu ve dostum yazıda geçen Teşkîlât-ı Mahsûsa’ dan çok az bahsettiğimizden bahisle bu konuda detay istediklerini yazmışlar. Kırmak olmaz kısaca bahsedelim bu efsane teşkilattan.

Geçen hafta yayınlanan ‘ Mit Mit dedikleri’ adlı makalemizi okuyan pek çok okuyucu ve dostum yazıda geçen Teşkîlât-ı Mahsûsa’ dan çok az bahsettiğimizden bahisle bu konuda detay istediklerini yazmışlar. Kırmak olmaz kısaca bahsedelim bu efsane teşkilattan. İnsanlık varoluşundan beri, düzenli ordularla savaşabilecek insanlara ihtiyaç duymuştur. Onlar kimi zaman bilinmeyen gönüllüler, kimi zaman isimsiz kahramanlar, kimi zamanlar da, en yakınları olan eşlerinin dahi farkında olmadıkları birer fedailerdir. Bunların hepsi geri planda kalarak kendilerini saklanmasını bilmişlerdir. Espiyonaj (casusluk), kontrespiyonaj (karşı casusluk), ajanlık, psikolojik savaş gayri nizam harp ve özel harp gibi faaliyetler binlerce yıllık hayatını sürdürmektedir. Günümüzde bu konunun mahiyeti genişlemekte, aklın ve mantığın almadığı boyutlara taşmaktadır. Teşkîlât-ı Mahsûsa Osmanlı Devletinin gizli istihbarat teşkilatıdır. Osmanlıda bunun varlığından pek çok paşa ve komutan dahi haberdar değildi. Trablusgarp’tan – Hindistan’a kadar binlerce kayıtlı ajanı olan bu gizli örgütün gizli hücreleri aradan yüzyıl geçmesine rağmen ortaya çıkarılamamıştır. İlk başkanı Süleyman Askeri bey, son başkanıysa Hüsamettin Öztürk’tür. Üyeleri arasında Mustafa Kemal, Enver paşa, Eşref Kuşçubaşı ve Fuat Balkan en meşhur olanlarıdır. Mit‘in efsane başkanlarından ve Dede kod adlı Fuat Doğu’da Teşkîlât-ı Mahsûsa üyelerindendir. Bu teşkilatın en aktif hücreleri; - Trablusgarp - Balkanlar - Hicaz - Orta Asya ve Hindistan ‘da bulunmaktadır. Bu hücrelerin tanınmış liderlerinden; - Enver bey gizli üyeleriyle, Orta Asyada Rus işgaline karşı direnişi başlatmıştır. - Mustafa Kemal Anadolu’da, İstiklal Savaşını başlatmıştır. - Şekip Arslan bey Beyrut’lu dürzü bir ailenin çocuğudur. Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın önde gelen isimlerinden biriydi. Şekip Arslan bey, 1. Dünya savaşından sonra Arap Milliyetçiliğine karşı Türkiye ile Suriye arasında bir Türk – Arap devletinin kurulması için çalıştı. Başaramayınca Kuzey Afrika’nın bağımsızlığı için Fransız’lara karşı savaştı. Daha sonra Balkanlar da Müslümanlar arasında geçirdiği yıllarda Balkan Müslümanlarının Bağımsızlığı için gizli örgütler kurdu. Yugoslavya ‘da ki Müslüman gençler örgütünü de o kurdu. Bosna Hersek’in kurulmasında Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın başında Şekip bey’in yetiştirdiği ve çok önem verdiği genç bir isim vardı. Sonra ki yıllarda Bosna Hersek’in ilk devlet başkanı olan bu isim, büyük dava adamı Aliya İzzet Begoviç’tir. Şekip Arslan bey 1977’de suikaste uğrayan Kemal Canpolat’ın kayınpederidir. O da Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın gizli üyesidir. Lübnan’da Arap Milliyetçiliğine karşı mücadele eden ve Arap- İsrail tavrıyla dikkat çeken Dürzi lider ve siyasetçi Velid Canpolat, Şekip Arslan ‘ın torunudur. Libya’da Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘ın en tanınmış ismi Şeyh Sunisidir. Bugün Türkiye’nin Libya’daki en büyük destekçileri sunisiler Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘nın hücre mensuplarınca yönetilmektedir. Libya teşkilatının en önemli ismi ve komutanı olan Şeyh Seyyit Ahmet Sunisiye bağlı teşkilatın en sadık üyesiydi. Ayrıca Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın Libya’daki en önemli isimlerinden biri de efsane savaşçı Ömer Muhtar’dır. Ömer Muhtar ‘ın Teşkîlât-ı Mahsûsa da ki rütbesi onbaşıydı. Teşkilatı Mahsusa Hindistan Müslümanlarını da organize etmiştir. 23 mart 1940’ da Hindistan topraklarının, Müslümanlarla Hindular arasında paylaşımına izin verilmiştir. Bu kararı alan oturumun başkanı 1942’de kurulacak Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı, Teşkîlât-ı Mahsûsa listelerinde Kalküta hücresinin başkanı Ali Cinnah’tır. Bilinir ki BJK kulübü, Teşkîlât-ı Mahsûsa tarafından İstanbul’dan uzak beldelere gizlice silah göndermek için kurulmuştur. İlk başkanı da ünlü Teşkilatı Mahsusa üyesi Fuat Balkan’dır. Rengi kırmızı beyazdır. Pakistan’ın krulmasında BJK’nin çok emeği geçmiştir. Pervaz Müşerref Pakistanlı asker ve siyasetçi olup, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Beşiktaşlıdır. Bayrakları da yeşil zemin üzerinde Hilal ve Yıldız’dan oluşan milli bayrakları halen ülke semalarında dolaşmaktadır. Bugün Osmanlı’nın yadigarı olan bu teşkilat, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’la varlığını sürdürmüş, Türk siyasetine de Alparlsan Türkeş, Dündar Taşer ve Necmettin Erbakan’la hayatını devam ettirmiştir. Günümüzde ise Teşkîlât-ı Mahsûsa Türkiye merkezli olsa da Kazakistan’da Ak Saçlıların yönetiminde olduğu düşünülmektedir. Teşkilatı Mahsusa yönetimi ve gizli hücreleri günümüzde Türkiye de sendikalar, sivil toplum örgütleri, dini cemaatler ve siyasi partilerde Devletin bütün önemli teşkilatlarında varlığını sürdürmekte olduğu kanısı yaygındır. Bu varlıktan devletin Başbakanı ve Bakanların bile haberdar olmadığını, geçmişte rahmetli Başbakan Ecevit’ten öğrenmiştik. 2014 yılından beri Cumhurbaşkanımızın Dünyaya haykırdığı ‘Türkiye’nin bir çadır devleti’ olmadığı gerçeğini sık sık ifade etmesi bu teşkilatın varlığı ile tanışmış olduğunu göstermektedir. Türk devletinin varlığını kıyamete kadar devamı inancını bütün kalplere zerk eden ‘Devlet-i Ebed-Müddet’ fikrinin fiiliyattaki koruyucuları Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘nın askerleri olsa gerektir. H.Ahmet Çelik NOT: Teşkîlât-ı Mahsûsa hakkında geniş bilgi için EMİN DEMİREL’in Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın günümüze gizli servisler adlı kitabına başvurulabilir
Geçen hafta yayınlanan ‘ Mit Mit dedikleri’ adlı makalemizi okuyan pek çok okuyucu ve dostum yazıda geçen Teşkîlât-ı Mahsûsa’ dan çok az bahsettiğimizden bahisle bu konuda detay istediklerini yazmışlar. Kırmak olmaz kısaca bahsedelim bu efsane teşkilattan.

Geçen hafta yayınlanan ‘ Mit Mit dedikleri’ adlı makalemizi okuyan pek çok okuyucu ve dostum yazıda geçen Teşkîlât-ı Mahsûsa’ dan çok az bahsettiğimizden bahisle bu konuda detay istediklerini yazmışlar. Kırmak olmaz kısaca bahsedelim bu efsane teşkilattan.

İnsanlık varoluşundan beri, düzenli ordularla savaşabilecek insanlara ihtiyaç duymuştur. Onlar kimi zaman bilinmeyen gönüllüler, kimi zaman isimsiz kahramanlar, kimi zamanlar da, en yakınları olan eşlerinin dahi farkında olmadıkları birer fedailerdir. Bunların hepsi geri planda kalarak kendilerini saklanmasını bilmişlerdir. Espiyonaj (casusluk), kontrespiyonaj (karşı casusluk), ajanlık, psikolojik savaş gayri nizam harp ve özel harp gibi faaliyetler binlerce yıllık hayatını sürdürmektedir. Günümüzde bu konunun mahiyeti genişlemekte, aklın ve mantığın almadığı boyutlara taşmaktadır.

Teşkîlât-ı Mahsûsa Osmanlı Devletinin gizli istihbarat teşkilatıdır. Osmanlıda bunun varlığından pek çok paşa ve komutan dahi haberdar değildi.
Trablusgarp’tan – Hindistan’a kadar binlerce kayıtlı ajanı olan bu gizli örgütün gizli hücreleri aradan yüzyıl geçmesine rağmen ortaya çıkarılamamıştır.
İlk başkanı Süleyman Askeri bey, son başkanıysa Hüsamettin Öztürk’tür.
Üyeleri arasında Mustafa Kemal, Enver paşa, Eşref Kuşçubaşı ve Fuat Balkan en meşhur olanlarıdır.
Mit‘in efsane başkanlarından ve Dede kod adlı Fuat Doğu’da Teşkîlât-ı Mahsûsa üyelerindendir.
Bu teşkilatın en aktif hücreleri;
- Trablusgarp
- Balkanlar
- Hicaz
- Orta Asya ve Hindistan ‘da bulunmaktadır.
Bu hücrelerin tanınmış liderlerinden;
- Enver bey gizli üyeleriyle, Orta Asyada Rus işgaline karşı direnişi başlatmıştır.
- Mustafa Kemal Anadolu’da, İstiklal Savaşını başlatmıştır.
- Şekip Arslan bey Beyrut’lu dürzü bir ailenin çocuğudur. Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın önde gelen isimlerinden biriydi.
Şekip Arslan bey, 1. Dünya savaşından sonra Arap Milliyetçiliğine karşı Türkiye ile Suriye arasında bir Türk – Arap devletinin kurulması için çalıştı. Başaramayınca Kuzey Afrika’nın bağımsızlığı için Fransız’lara karşı savaştı.
Daha sonra Balkanlar da Müslümanlar arasında geçirdiği yıllarda Balkan Müslümanlarının Bağımsızlığı için gizli örgütler kurdu. Yugoslavya ‘da ki Müslüman gençler örgütünü de o kurdu.
Bosna Hersek’in kurulmasında Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın başında Şekip bey’in yetiştirdiği ve çok önem verdiği genç bir isim vardı. Sonra ki yıllarda Bosna Hersek’in ilk devlet başkanı olan bu isim, büyük dava adamı Aliya İzzet Begoviç’tir.
Şekip Arslan bey 1977’de suikaste uğrayan Kemal Canpolat’ın kayınpederidir. O da Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın gizli üyesidir. Lübnan’da Arap Milliyetçiliğine karşı mücadele eden ve Arap- İsrail tavrıyla dikkat çeken Dürzi lider ve siyasetçi Velid Canpolat, Şekip Arslan ‘ın torunudur.
Libya’da Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘ın en tanınmış ismi Şeyh Sunisidir. Bugün Türkiye’nin Libya’daki en büyük destekçileri sunisiler Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘nın hücre mensuplarınca yönetilmektedir.
Libya teşkilatının en önemli ismi ve komutanı olan Şeyh Seyyit Ahmet Sunisiye bağlı teşkilatın en sadık üyesiydi. Ayrıca Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın Libya’daki en önemli isimlerinden biri de efsane savaşçı Ömer Muhtar’dır. Ömer Muhtar ‘ın Teşkîlât-ı Mahsûsa da ki rütbesi onbaşıydı.
Teşkilatı Mahsusa Hindistan Müslümanlarını da organize etmiştir. 23 mart 1940’ da Hindistan topraklarının, Müslümanlarla Hindular arasında paylaşımına izin verilmiştir. Bu kararı alan oturumun başkanı 1942’de kurulacak Pakistan İslam Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı, Teşkîlât-ı Mahsûsa listelerinde Kalküta hücresinin başkanı Ali Cinnah’tır.
Bilinir ki BJK kulübü, Teşkîlât-ı Mahsûsa tarafından İstanbul’dan uzak beldelere gizlice silah göndermek için kurulmuştur. İlk başkanı da ünlü Teşkilatı Mahsusa üyesi Fuat Balkan’dır. Rengi kırmızı beyazdır. Pakistan’ın krulmasında BJK’nin çok emeği geçmiştir. Pervaz Müşerref Pakistanlı asker ve siyasetçi olup, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Beşiktaşlıdır. Bayrakları da yeşil zemin üzerinde Hilal ve Yıldız’dan oluşan milli bayrakları halen ülke semalarında dolaşmaktadır.
Bugün Osmanlı’nın yadigarı olan bu teşkilat, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş’la varlığını sürdürmüş, Türk siyasetine de Alparlsan Türkeş, Dündar Taşer ve Necmettin Erbakan’la hayatını devam ettirmiştir.
Günümüzde ise Teşkîlât-ı Mahsûsa Türkiye merkezli olsa da Kazakistan’da Ak Saçlıların yönetiminde olduğu düşünülmektedir.
Teşkilatı Mahsusa yönetimi ve gizli hücreleri günümüzde Türkiye de sendikalar, sivil toplum örgütleri, dini cemaatler ve siyasi partilerde Devletin bütün önemli teşkilatlarında varlığını sürdürmekte olduğu kanısı yaygındır.
Bu varlıktan devletin Başbakanı ve Bakanların bile haberdar olmadığını, geçmişte rahmetli Başbakan Ecevit’ten öğrenmiştik.
2014 yılından beri Cumhurbaşkanımızın Dünyaya haykırdığı ‘Türkiye’nin bir çadır devleti’ olmadığı gerçeğini sık sık ifade etmesi bu teşkilatın varlığı ile tanışmış olduğunu göstermektedir. Türk devletinin varlığını kıyamete kadar devamı inancını bütün kalplere zerk eden ‘Devlet-i Ebed-Müddet’ fikrinin fiiliyattaki koruyucuları Teşkîlât-ı Mahsûsa ‘nın askerleri olsa gerektir.

H.Ahmet Çelik

NOT: Teşkîlât-ı Mahsûsa hakkında geniş bilgi için EMİN DEMİREL’in Teşkîlât-ı Mahsûsa’nın günümüze gizli servisler adlı kitabına başvurulabilir

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.