MADO

3 SORU 3 CEVAP

Nevşehir 10.03.2023 - 13:28, Güncelleme: 10.03.2023 - 13:28
 

3 SORU 3 CEVAP

Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Soysaldı’nın ‘3 SORU 3 CEVAP’ başlıklı köşe yazısı.

Soru1:Kıyamet koptuktan sonra ahirette cennete giren insanlar ortak bir dil mi konuşacak öyle ise bu dil hangi dil olacaktır? Cevap1:Kıyamet koptuktan sonra Allah Teâlâ, hesap ve ceza için varlıkları tekrar yaratacaktır. Tekrar diriliş gerçekleşince Allah Teâlâ bütün insanları aynı dil ile konuşabilecek bir kabiliyette yaratmaya kâdirdir. Aslında ruhların birbiriyle anlaşması için herhangi bir dile ihtiyacı yoktur. Nitekim rüyada farklı dillerde konuşan insanlar, birbiriyle anlaşmakta hiçbir zorluk çekmemektedirler. Ahirette hangi dille konuşulacağı konusu,gaybî bir konudur. Bu konuda şayet âyet ve hadislerde bir bilgi verilmişse o durumda bilgi sahibi olabiliriz. Aksi takdirde diğer gaybî konularda olduğu gibi insanın bu konuda da bilgi sahibi olması mümkün değildir. Kıyamette cennetliklerin Arapça dili ile konuşacaklarına dair bazı rivayetler mevcuttur. Mesela onlardan biri şöyledir: “Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nâzil olmuştur, cennet ehlinin konuştukları dil Arapça’dır.”[1] Ancak bu rivayetler kabul edilebilecek derecede sahih rivayetler midir,bu rivayetlere ne ölçüde güvenilebilir tartışma konusudur. Önemli olan bu dünyada sağlam bir imana sahip olmak ve sâlih amel işlemektir. Zira kıyamet günü/hesap günü, kişiye mal ve evlatları fayda vermez. Ancak sâlim bir kalple/iman dolu bir kalple ve sâlih amellerle Allah’ın huzuruna gelen kişiler kurtuluşa erişebileceklerdir. İnsan, lüzumsuz şeylerle zihnini meşgul edeceği yerde imanını kuvvetlendirecek Allah'ın rızasına uygun sâlih amellerle meşgul olmalıdır. Önceki peygamberlerin milletleri peygamberlerine lüzumsuz sorular sorup Allah’ın yasakladığı günahlara dalmak suretiyle helak olmuşlardır. Biz onlardan ibret alıp onların durumuna düşmemek için gayret etmeliyiz. Soru2:Telefonda fotoğraf çekilirken başka yüzlere girip efekt yapıp yüz şeklimizi değiştirmek günah mıdır? Cevap2:İslâm dini insanın zamanını faydalı şeylerle değerlendirmesini emretmektedir. Zira zaman, insan hayatında çok önemlidir. O kadar önemli ki Yüce Allah,Kur'ân-ı Kerîm’de zamanın önemine vurgu yapmak için Asrsûresinin birinci âyetinde zamana yemin etmektedir. Dolayısıyla insanın zamanını boş ve faydasız şeyler yaparak geçirmesi câiz değildir. İnsanın telefonla veya estetik ameliyatı yaptırarak yüz veya vücut şeklini değiştirmesi câiz değildir. Böyle yapmak, Allah’ın yarattığı yaratılışı değiştirmek ve Allah’ın yaratışını beğenmemek anlamına gelir ki bu insanı küfre dahi götürebilir. Allah’ın yarattığı fıtrata razı olmak ve hiçbir değişiklik yapmamak uygun olur. Ancak bir yangın, deprem veya trafik kazası sonucu insan vücudunda bir takım bozukluklar meydana gelmiş ise estetik ameliyatı yaptırarak düzelttirmek câizdir. Çünkü böyle bir durumda bir zaruret vardır. İnsan sağlığı için gereklidir. Soru3:Beğendiğimiz ünlülere benzemeden sadece onların dansını yapsak ama onlara uymazsak günah olur mu? Cevap3:Yüce Allah, her insana sınırlı bir ömür takdir etmiştir. İnsan kendisine takdir edilen ömrün ne kadar olduğunu bilemez. İnsan ömrü su gibi hızlıca akıp gitmektedir. Geçmiş hayatımız elimizden çıkmıştır. Onu geri getirmek mümkün değildir. Gelecekte yaşayacağımız hakkında ise bir garantimiz yoktur. Elimizde olan şu an/yaşadığımız vakit vardır. O halde yaşadığımız vakti Allah’ın rızasına uygun işler yaparak geçirmeliyiz. Yapılan dans veya oyunlar insana faydası varsa, sağlığına yararlı ise yapılmalıdır. Hz. Peygamber Efendimiz, yüzme, ata binme, yürüme, koşma gibi sporları tavsiye etmiştir. İnsana faydası olmayan, zamanı boşa geçirmeye sebep olan şeyleri ise yasaklamıştır.  Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.   [1]              Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 1/178, Hadis no: 225; Hâkim, el-Müstedrek, 1342,4/87; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 3/34; İbn'ul-Cevzî, 1983, 1/41; Suyûtî, 1983, 1/442; Aliyyu'l-Kârî, 1985,182; İbnArrâk, 1981, 2/30; Şevkanî, 1960,413; Elbânî, 1985, 1/189.    
Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Soysaldı’nın ‘3 SORU 3 CEVAP’ başlıklı köşe yazısı.

Soru1:Kıyamet koptuktan sonra ahirette cennete giren insanlar ortak bir dil mi konuşacak öyle ise bu dil hangi dil olacaktır?

Cevap1:Kıyamet koptuktan sonra Allah Teâlâ, hesap ve ceza için varlıkları tekrar yaratacaktır. Tekrar diriliş gerçekleşince Allah Teâlâ bütün insanları aynı dil ile konuşabilecek bir kabiliyette yaratmaya kâdirdir. Aslında ruhların birbiriyle anlaşması için herhangi bir dile ihtiyacı yoktur. Nitekim rüyada farklı dillerde konuşan insanlar, birbiriyle anlaşmakta hiçbir zorluk çekmemektedirler.

Ahirette hangi dille konuşulacağı konusu,gaybî bir konudur. Bu konuda şayet âyet ve hadislerde bir bilgi verilmişse o durumda bilgi sahibi olabiliriz. Aksi takdirde diğer gaybî konularda olduğu gibi insanın bu konuda da bilgi sahibi olması mümkün değildir.

Kıyamette cennetliklerin Arapça dili ile konuşacaklarına dair bazı rivayetler mevcuttur. Mesela onlardan biri şöyledir: “Üç hasletten dolayı Arabı seviniz: Çünkü ben Arabım, Kur'ân-ı Kerim Arapça olarak nâzil olmuştur, cennet ehlinin konuştukları dil Arapça’dır.”[1]

Ancak bu rivayetler kabul edilebilecek derecede sahih rivayetler midir,bu rivayetlere ne ölçüde güvenilebilir tartışma konusudur. Önemli olan bu dünyada sağlam bir imana sahip olmak ve sâlih amel işlemektir. Zira kıyamet günü/hesap günü, kişiye mal ve evlatları fayda vermez. Ancak sâlim bir kalple/iman dolu bir kalple ve sâlih amellerle Allah’ın huzuruna gelen kişiler kurtuluşa erişebileceklerdir. İnsan, lüzumsuz şeylerle zihnini meşgul edeceği yerde imanını kuvvetlendirecek Allah'ın rızasına uygun sâlih amellerle meşgul olmalıdır. Önceki peygamberlerin milletleri peygamberlerine lüzumsuz sorular sorup Allah’ın yasakladığı günahlara dalmak suretiyle helak olmuşlardır. Biz onlardan ibret alıp onların durumuna düşmemek için gayret etmeliyiz.

Soru2:Telefonda fotoğraf çekilirken başka yüzlere girip efekt yapıp yüz şeklimizi değiştirmek günah mıdır?

Cevap2:İslâm dini insanın zamanını faydalı şeylerle değerlendirmesini emretmektedir. Zira zaman, insan hayatında çok önemlidir. O kadar önemli ki Yüce Allah,Kur'ân-ı Kerîm’de zamanın önemine vurgu yapmak için Asrsûresinin birinci âyetinde zamana yemin etmektedir. Dolayısıyla insanın zamanını boş ve faydasız şeyler yaparak geçirmesi câiz değildir. İnsanın telefonla veya estetik ameliyatı yaptırarak yüz veya vücut şeklini değiştirmesi câiz değildir. Böyle yapmak, Allah’ın yarattığı yaratılışı değiştirmek ve Allah’ın yaratışını beğenmemek anlamına gelir ki bu insanı küfre dahi götürebilir. Allah’ın yarattığı fıtrata razı olmak ve hiçbir değişiklik yapmamak uygun olur. Ancak bir yangın, deprem veya trafik kazası sonucu insan vücudunda bir takım bozukluklar meydana gelmiş ise estetik ameliyatı yaptırarak düzelttirmek câizdir. Çünkü böyle bir durumda bir zaruret vardır. İnsan sağlığı için gereklidir.

Soru3:Beğendiğimiz ünlülere benzemeden sadece onların dansını yapsak ama onlara uymazsak günah olur mu?

Cevap3:Yüce Allah, her insana sınırlı bir ömür takdir etmiştir. İnsan kendisine takdir edilen ömrün ne kadar olduğunu bilemez. İnsan ömrü su gibi hızlıca akıp gitmektedir. Geçmiş hayatımız elimizden çıkmıştır. Onu geri getirmek mümkün değildir. Gelecekte yaşayacağımız hakkında ise bir garantimiz yoktur. Elimizde olan şu an/yaşadığımız vakit vardır. O halde yaşadığımız vakti Allah’ın rızasına uygun işler yaparak geçirmeliyiz. Yapılan dans veya oyunlar insana faydası varsa, sağlığına yararlı ise yapılmalıdır. Hz. Peygamber Efendimiz, yüzme, ata binme, yürüme, koşma gibi sporları tavsiye etmiştir. İnsana faydası olmayan, zamanı boşa geçirmeye sebep olan şeyleri ise yasaklamıştır. 

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

 

[1]              Münâvî, Feyzü'l-Kadîr, 1/178, Hadis no: 225; Hâkim, el-Müstedrek, 1342,4/87; Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 3/34; İbn'ul-Cevzî, 1983, 1/41; Suyûtî, 1983, 1/442; Aliyyu'l-Kârî, 1985,182; İbnArrâk, 1981, 2/30; Şevkanî, 1960,413; Elbânî, 1985, 1/189.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.