MADO

BAŞLIĞIM YOK

Nevşehir 13.02.2023 - 14:11, Güncelleme: 14.02.2023 - 13:04
 

BAŞLIĞIM YOK

Ne kadar zor Ya Rabbim bir babanın evladının elini tutarak ölmesini beklemesi. Çaresizlik, hiçbir şey yapamamanın verdiği acı. Bir taş blokunun altında kımıldamadan geçen zaman. Her biri gün süren saatler, saat süren dakikalar. Yaşamayan bilmez diyor bir depremzede kardeşim. Çok ilginç o an sadece geçmiş geliyor gözlerinizin önüne diyor bir adam. Babamı düşündüm, annemi, kardeşim düşündüm diyor bir genç. Maddi manevi borçlarımı düşündüm diyor bir kadın.

    Sıkıştığın yerde ölümü düşünmek ne kadar acı bir duygu Allah’ım. Tüm dikkatini “beni duyan var mı” diye seslenecek birine vermişken. Buraya kadar mıymış benim yaşamım diye düşünüyorsun. Belki de Nevzat Çelik’in meşhur şiirinde olduğu gibi “ölmek ne garip şey anne” diye düşünüyorsun. Belki yeni doğan ve koklamaya kıyamadığın yavrunun kokusu, belki daha mürüvvetini göreceğin evladın, belki çok kolay ulaşılacak belki de hiç yaklaşamayacağın hayallerin ayakta tutacak bedenini.     Asrın felaketinin ardından muhtemel yaşananların milyonda biridir bunlar. Bir haftadır kesintisiz yayınlanan bir dramı saniye saniye izliyoruz. Her dakika bir başka köşeden, her saat bir mahalleden, her gün bir ilden gelen mucize haberlerini takip ediyoruz.     Feryatlar kaybolan mallar, yok olan evler için değil ölen canlar içindi.     Heyhat!     Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz ne kadar sıcak yuvalarımızda o acıyı biz de tattık desek de, o soğuğu biz de yaşıyoruz desek de, o depremde biz de yıkıldık desek de nafile.     Biz yara sarmayı çok iyi biliriz. Savaş yaralarını da sardık, deprem yaralarını da her türlü afet yaralarını da. Böyle durumlarda tek vücut olmasını bizden daha iyi bilen millet de yoktur dünyada. Orada bir sorun yok. Sorun başka yerde.    Sorun, böyle durumda bile cebini düşünecek kadar alçalan insanların varlığında.   Sorun, ihtiyacı olan insanlara giden mallara çöken kanı bozukların varlığında   Sorun, insan diye acıyarak bağrımıza bastığımız mülteci kılığındaki şeref yoksunlarının varlığında. Sorun, fırsatı ganimete çevirmeye çalışanlarda. Sorun, bu durumda bile siyaset yapmaya çalışanlarda. Sorun, insanlıkta. Sorun, bulduğu her fırsatta bezirganlık yapıp yeri geldiğindeyse kılı kıpırdamayanlarda. Sorun, sadece konuşup hiçbir şey yapmayanlarda. Yapacak bir şey yok onları Allah’a havale etmekten başka.  
Ne kadar zor Ya Rabbim bir babanın evladının elini tutarak ölmesini beklemesi. Çaresizlik, hiçbir şey yapamamanın verdiği acı. Bir taş blokunun altında kımıldamadan geçen zaman. Her biri gün süren saatler, saat süren dakikalar. Yaşamayan bilmez diyor bir depremzede kardeşim. Çok ilginç o an sadece geçmiş geliyor gözlerinizin önüne diyor bir adam. Babamı düşündüm, annemi, kardeşim düşündüm diyor bir genç. Maddi manevi borçlarımı düşündüm diyor bir kadın.

    Sıkıştığın yerde ölümü düşünmek ne kadar acı bir duygu Allah’ım. Tüm dikkatini “beni duyan var mı” diye seslenecek birine vermişken. Buraya kadar mıymış benim yaşamım diye düşünüyorsun. Belki de Nevzat Çelik’in meşhur şiirinde olduğu gibi “ölmek ne garip şey anne” diye düşünüyorsun. Belki yeni doğan ve koklamaya kıyamadığın yavrunun kokusu, belki daha mürüvvetini göreceğin evladın, belki çok kolay ulaşılacak belki de hiç yaklaşamayacağın hayallerin ayakta tutacak bedenini.

    Asrın felaketinin ardından muhtemel yaşananların milyonda biridir bunlar. Bir haftadır kesintisiz yayınlanan bir dramı saniye saniye izliyoruz. Her dakika bir başka köşeden, her saat bir mahalleden, her gün bir ilden gelen mucize haberlerini takip ediyoruz.

    Feryatlar kaybolan mallar, yok olan evler için değil ölen canlar içindi.

    Heyhat!

    Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz ne kadar sıcak yuvalarımızda o acıyı biz de tattık desek de, o soğuğu biz de yaşıyoruz desek de, o depremde biz de yıkıldık desek de nafile.

    Biz yara sarmayı çok iyi biliriz. Savaş yaralarını da sardık, deprem yaralarını da her türlü afet yaralarını da. Böyle durumlarda tek vücut olmasını bizden daha iyi bilen millet de yoktur dünyada. Orada bir sorun yok. Sorun başka yerde.

   Sorun, böyle durumda bile cebini düşünecek kadar alçalan insanların varlığında.

  Sorun, ihtiyacı olan insanlara giden mallara çöken kanı bozukların varlığında

  Sorun, insan diye acıyarak bağrımıza bastığımız mülteci kılığındaki şeref yoksunlarının varlığında.

Sorun, fırsatı ganimete çevirmeye çalışanlarda.

Sorun, bu durumda bile siyaset yapmaya çalışanlarda.

Sorun, insanlıkta.

Sorun, bulduğu her fırsatta bezirganlık yapıp yeri geldiğindeyse kılı kıpırdamayanlarda.

Sorun, sadece konuşup hiçbir şey yapmayanlarda.

Yapacak bir şey yok onları Allah’a havale etmekten başka.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.