MADO

3 SORU 3 CEVAP

Yaşam 30.09.2022 - 11:18, Güncelleme: 30.09.2022 - 11:18
 

3 SORU 3 CEVAP

Dolayısıyla reforma/güncellenmeye ihtiacı yoktur. Ancak şu hususu açıkça ifade edelim ki, İslâm’ın ilkelerinin insanlara sunuç biçimi ve üslubunun yenilenmeye ihtiyacı vardır. Yani her asırda din dilinin yenilenmesi gerekir. Nitekim merhum milli şairimiz şu sözüyle bunu kastetmektedir:

Soru1: İslâm dininin reforma/yenilenmeye ve güncellenmeye ihtiyacı var mıdır? Cevap1: İslâm ilahî bir sistemdir. Bu sistemi koyan Yüce Allah’tır. Allah, ilmi ve gücü sınırsız olan ve herşeyi yaratan tek ilahtır. Koyduğu sistemi her mekân ve zamanda uygulanabilecek bir tarzda evrensel olarak koymuştur. İslâm kıyamete kadar geçerli olan bir sistemdir. Dolayısıyla reforma/güncellenmeye ihtiacı yoktur. Ancak şu hususu açıkça ifade edelim ki, İslâm’ın ilkelerinin insanlara sunuç biçimi ve üslubunun yenilenmeye ihtiyacı vardır. Yani her asırda din dilinin yenilenmesi gerekir. Nitekim merhum milli şairimiz şu sözüyle bunu kastetmektedir: “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” Merhum milli şairimiz bu sözleriyle İslâm’ın sabitelerinden taviz vermeyi, onları değiştirmeyi asla kastetmemektedir. Burada kastedilen İslâm’ın evrensel mesajlarını asrın insanının anlayacağı bir kalıba sokularak onlara takdim edilmesi/tebliğ edilmesidir. Gerçekten bu doğru ve isabetli bir tespittir. İslâm’ın hayatımıza yön veren evrensel ilkelerinin her asırda o asrın insanlarının anlayacağı bir üslupla yeniden tebliğ edilmesine ihtiyaç vardır. Günümüzde bu tam olarak yapılamadığı için insanlar İslâm’ı yanlış anlamakta ve İslâm’dan uzaklaşmaktadırlar. Bundan 50-60 yıl önce ilmihal kitaplarında namazın ergenlik çağına ermiş erkek ve bayan her Müslümana günde beş vakitte kılınmasının farz olduğu, namazın içindeki ve dışındaki şartlar açıklanarak anlatılıyordu. Tesettürün Allah’ın emri olduğu ve farz olduğu ifade ediliyor ve bu o zamandaki Müslümanlar için yeterli oluyordu. Ancak günümüzde bu türlü bilgiler yeterli olmamaktadır. Dolayısıyla günümüzde yeni ilmihal kitapları yazılmalı ve bu bilgilere ilave olarak niçin namaz kılmalıyız, Allah Teâlâ niçin tesettürü emretmektedir. Bunların hikmetlerinin de gençlererin anlayabileceği bir dille anlatılması gerekmektedir. Soru2: İslamiyette tesettür ne zaman ve nasıl emrolunmuş, âyetler Kur’ân-ı Kerîm’de var, ama açıklaması nasıldır? Cevap2: Hz. Peygamber tarafından tebliğ edildiği kesin olarak bilinen hükümlere ve haberlere zarurât-ı diniyye denir. Her müslümanın bunları bilmesi ve olduğu gibi kabul/tasdik etmesi gerekir. Bunlardan herhangi birinde tereddüt veya şüphe etmek kişiyi imansız bırakır. Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın kelâmıdır. Peygamberimize sallallahü aleyhi ve sellem indirilmiş ve ondan bize tevâtüren ulaşmıştır. Müslümanlar, Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem zamanından beri Kur’ân-ı Kerîm’e büyük itina göstermişler, hem yazıyla hem de milyonlarca hafızın zihninde ve hafızasında bize kadar ulaştırmışlardır. Bugün yeryüzünde bulunan Kur’ân nüshalarının her biri diğerinin aynıdır. Elimizde bulunan Kur’ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e indirilmiş olan Kur’ân’ın aynısı olduğunda hiç bir tereddüt yoktur. Onun için Kur’ân-ı Kerîm’i, hiç şüpheye düşmeden kabul ve tasdik etmek gerekir. Aynı şekilde Kur’ân-ı Kerîm’in kesin ve açık olarak belirttiği bütün hükümleri hiç tereddüt göstermeden kabul etmek icabeder. Namaz, oruç, zekât vb. hükümlerin farz olması hırsızlık, zina, faizin haram olması gibi emir ve hükümler nasıl açık ve kesin ise örtünme ile ilgili hükümler de açık ve kesindir. Bu emir ve hükümleri kabul etmeyen bir şahıs derhal imanını kaybeder ve kâfir olur. İslamiyette tesettür hicretin 5. Yılında farz kılınmıştır. Örtünme ile ilgili Kur’ân’ın hükmü için bakınız: 1. Kur’ân-ı Kerîm’de Nur Sûresi’nin 31. âyet-i kerîmesinde: “Mü’min kadınlara da söyle. Gözlerini bakılması yasak olan şeylerden çevirsinler. İffetlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenler müstesna zinetlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar...” buyrulmuştur. 2. Ahzâb Sûresi’nin 59. âyet-i celilesinde ise: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlarına, söyle: (Evden çıkarlarken) üzerlerine dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurmuştur. Soru3: Normal abdest aldıktan sonra veya boy abdesti (gusül) aldıktan sonra vücudumuzun abdest azalarının herhangi bir yerine suyun değmediğini, kuru kaldığını anlarsak veya görürsek ne yapmamız gerekir? Tekrar yeniden mi normal abdest veya boy abdesti almamız gerekir? Cevap3: Gusül/boy abdesti aldıktan sonra vücudumuzda herhangi bir uzvun kuru kaldığını fark edersek, tekrar yeni baştan boy abdesti veya normal abdest almaya gerek yoktur. O kuru kalan veya su değmemiş olan yeri sadece yıkamayla abdest tamamlanmış olur. Hatta boy abdesti (gusül) alan birisi ağzını veya burnunu yıkamayı unutmuş olsa (ki ağzı ve burnu yıkamak farzdır) bu kimse de daha sonra banyodan çıktıktan sonra hatırlasa veya görse sadece ağzını veya burnunu yıkamakla abdesti tamamlanmış olur. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Dolayısıyla reforma/güncellenmeye ihtiacı yoktur. Ancak şu hususu açıkça ifade edelim ki, İslâm’ın ilkelerinin insanlara sunuç biçimi ve üslubunun yenilenmeye ihtiyacı vardır. Yani her asırda din dilinin yenilenmesi gerekir. Nitekim merhum milli şairimiz şu sözüyle bunu kastetmektedir:
Soru1: İslâm dininin reforma/yenilenmeye ve güncellenmeye ihtiyacı var mıdır?

Cevap1: İslâm ilahî bir sistemdir. Bu sistemi koyan Yüce Allah’tır. Allah, ilmi ve gücü sınırsız olan ve herşeyi yaratan tek ilahtır. Koyduğu sistemi her mekân ve zamanda uygulanabilecek bir tarzda evrensel olarak koymuştur. İslâm kıyamete kadar geçerli olan bir sistemdir. Dolayısıyla reforma/güncellenmeye ihtiacı yoktur. Ancak şu hususu açıkça ifade edelim ki, İslâm’ın ilkelerinin insanlara sunuç biçimi ve üslubunun yenilenmeye ihtiyacı vardır. Yani her asırda din dilinin yenilenmesi gerekir. Nitekim merhum milli şairimiz şu sözüyle bunu kastetmektedir:

“Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı, Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı” Merhum milli şairimiz bu sözleriyle İslâm’ın sabitelerinden taviz vermeyi, onları değiştirmeyi asla kastetmemektedir. Burada kastedilen İslâm’ın evrensel mesajlarını asrın insanının anlayacağı bir kalıba sokularak onlara takdim edilmesi/tebliğ edilmesidir.

Gerçekten bu doğru ve isabetli bir tespittir. İslâm’ın hayatımıza yön veren evrensel ilkelerinin her asırda o asrın insanlarının anlayacağı bir üslupla yeniden tebliğ edilmesine ihtiyaç vardır. Günümüzde bu tam olarak yapılamadığı için insanlar İslâm’ı yanlış anlamakta ve İslâm’dan uzaklaşmaktadırlar.

Bundan 50-60 yıl önce ilmihal kitaplarında namazın ergenlik çağına ermiş erkek ve bayan her Müslümana günde beş vakitte kılınmasının farz olduğu, namazın içindeki ve dışındaki şartlar açıklanarak anlatılıyordu.

Tesettürün Allah’ın emri olduğu ve farz olduğu ifade ediliyor ve bu o zamandaki Müslümanlar için yeterli oluyordu. Ancak günümüzde bu türlü bilgiler yeterli olmamaktadır. Dolayısıyla günümüzde yeni ilmihal kitapları yazılmalı ve bu bilgilere ilave olarak niçin namaz kılmalıyız, Allah Teâlâ niçin tesettürü emretmektedir. Bunların hikmetlerinin de gençlererin anlayabileceği bir dille anlatılması gerekmektedir.

Soru2: İslamiyette tesettür ne zaman ve nasıl emrolunmuş, âyetler Kur’ân-ı Kerîm’de var, ama açıklaması nasıldır?

Cevap2: Hz. Peygamber tarafından tebliğ edildiği kesin olarak bilinen hükümlere ve haberlere zarurât-ı diniyye denir. Her müslümanın bunları bilmesi ve olduğu gibi kabul/tasdik etmesi gerekir. Bunlardan herhangi birinde tereddüt veya şüphe etmek kişiyi imansız bırakır.

Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın kelâmıdır. Peygamberimize sallallahü aleyhi ve sellem indirilmiş ve ondan bize tevâtüren ulaşmıştır. Müslümanlar, Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem zamanından beri Kur’ân-ı Kerîm’e büyük itina göstermişler, hem yazıyla hem de milyonlarca hafızın zihninde ve hafızasında bize kadar ulaştırmışlardır. Bugün yeryüzünde bulunan Kur’ân nüshalarının her biri diğerinin aynıdır. Elimizde bulunan Kur’ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem’e indirilmiş olan Kur’ân’ın aynısı olduğunda hiç bir tereddüt yoktur.

Onun için Kur’ân-ı Kerîm’i, hiç şüpheye düşmeden kabul ve tasdik etmek gerekir. Aynı şekilde Kur’ân-ı Kerîm’in kesin ve açık olarak belirttiği bütün hükümleri hiç tereddüt göstermeden kabul etmek icabeder. Namaz, oruç, zekât vb. hükümlerin farz olması hırsızlık, zina, faizin haram olması gibi emir ve hükümler nasıl açık ve kesin ise örtünme ile ilgili hükümler de açık ve kesindir. Bu emir ve hükümleri kabul etmeyen bir şahıs derhal imanını kaybeder ve kâfir olur. İslamiyette tesettür hicretin 5. Yılında farz kılınmıştır. Örtünme ile ilgili Kur’ân’ın hükmü için bakınız:

1. Kur’ân-ı Kerîm’de Nur Sûresi’nin 31. âyet-i kerîmesinde: “Mü’min kadınlara da söyle. Gözlerini bakılması yasak olan şeylerden çevirsinler. İffetlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenler müstesna zinetlerini açmasınlar. Başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar...” buyrulmuştur.

2. Ahzâb Sûresi’nin 59. âyet-i celilesinde ise: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mümin kadınlarına, söyle: (Evden çıkarlarken) üzerlerine dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurmuştur.

Soru3: Normal abdest aldıktan sonra veya boy abdesti (gusül) aldıktan sonra vücudumuzun abdest azalarının herhangi bir yerine suyun değmediğini, kuru kaldığını anlarsak veya görürsek ne yapmamız gerekir? Tekrar yeniden mi normal abdest veya boy abdesti almamız gerekir?

Cevap3: Gusül/boy abdesti aldıktan sonra vücudumuzda herhangi bir uzvun kuru kaldığını fark edersek, tekrar yeni baştan boy abdesti veya normal abdest almaya gerek yoktur. O kuru kalan veya su değmemiş olan yeri sadece yıkamayla abdest tamamlanmış olur. Hatta boy abdesti (gusül) alan birisi ağzını veya burnunu yıkamayı unutmuş olsa (ki ağzı ve burnu yıkamak farzdır) bu kimse de daha sonra banyodan çıktıktan sonra hatırlasa veya görse sadece ağzını veya burnunu yıkamakla abdesti tamamlanmış olur.

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.