MADO

3 SORU 3 CEVAP

Yaşam 01.07.2022 - 10:20, Güncelleme: 01.07.2022 - 10:23
 

3 SORU 3 CEVAP

Her şeyimize söz geçirdiğine, neyi dilese “ol” demesi yeten bir Allah, neden peygamber yolluyor, niçin peygamber vardır?

Cevap1: Yüce Allah Şûra Sûresi 51. âyette şöyle buyuruyor: “Allah’ın bir beşerle konuşması ancak, ya vahiy yoluyladır, ya perde gerisinden kelâm ile yahut ta bir elçi gönderip izni ile dilediği şeyleri ona vahyetmesi şekillerinden biriyledir.

Soru1: Allah Teâlâ kadiri mutlak ise (ki hiç şüphesiz öyledir, buna inanıyoruz) her şeye, bize, kalplerimize, aklımıza yani her şeyimize söz geçirdiğine, neyi dilese “ol” demesi yeten bir Allah, neden peygamber yolluyor, niçin peygamber vardır? Cevap1: Yüce Allah Şûra Sûresi 51. âyette şöyle buyuruyor: “Allah’ın bir beşerle konuşması ancak, ya vahiy yoluyladır, ya perde gerisinden kelâm ile yahut ta bir elçi gönderip izni ile dilediği şeyleri ona vahyetmesi şekillerinden biriyledir. Şüphesiz Allah yüce ve hikmet sahibidir.” Bu âyette de ifade edildiği gibi Allah, insanlarla teker teker konuşmaz. İnsanların içinden en mümtaz birini seçer ve ona emir ve yasaklarını vahiy yoluyla bildirir ve o elçi de Allah’tan aldığı vahyi insanlara tebliğ eder ve açıklar: Nitekim Yüce Allah, Mâide sûresi 67. âyette bu hususu şöyle ifade ediyor: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.” İşte bu âyet-i kerime tebliğin, peygamberlik vazifesinin esası ve peygamberin bu vazifeyi yapmakla mükellef olduğunu beyan etmektedir. Nahl Sûresi 44. âyette de: “Sana zikri (Kur’ân’ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar.” buyurarak peygamberlerin getirdikleri vahyi açıklamakla görevli olduklarını ifade ediyor. Peygamber olmadan biz Allah’ın biz insanlardan ne istediğini bilemeyiz ve Allah’ın gönderdiği vahyi anlayamayız. İşte peygamber bize Allah’ın gönderdiği en güzel örnektir. Yüce Allah bu hususu da Ahzab Sûresi 21. âyette şöyle ifade ediyor: “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” Bu âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resulullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazari kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa ameli kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Binaenaleyh, onun hayatı ve sireti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır. Soru2: Kâfir kime denir? Allah’a inanan, peygambere inanmayan kâfir olmayacağı söyleniyor doğru mudur? Cevap2: Peygambersiz din olmaz. Peygamberi kabul etmeyen de mümin olamaz. Bunu Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm’de Al-i İmran sûresi 179. âyette şöyle ifade ediyor: “...Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takva sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.” buyuruyor. Nisâ sûresi 36. âyette ise: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” buyuruyor. Soru3: Kur'ân-ı Kerîm Hz. Peygamber’i bir beşer olarak nitelendiriyor. Onu insanlara örnek olarak gönderdiğini ifade ediyor. Ancak günümüzde bazı insanlar peygamberi sanki beşer üstü bir varlık gibi değerlendiriyor ve onu yüceltiyorlar. O halde doğru peygamber anlayışımız nasıl olmalıdır? Cevap3: Evet Hz. Muhammed bir beşerdir. Yalnız onu normal bizim gibi bir beşer olarak değerlendirmemeliyiz. Çünkü o beşerdir ama bir şairin dediği gibi: “Muhammedün beşerün la kelbeşer, Bel hüve yakutün beyne’l-hacer.” Yani manası: “Muhammed bir beşerdir ama diğer insanlar gibi değildir. Bilakis o taşlar arasında bir yakut gibidir.” Hz. Muhammed, Mekke Müşriklerinin istediği gibi melek peygamber değil, insanüstü bir varlık değildir. Kehf sûresi 110. âyette ifade edildiği gibi; “De ki: ben de sizin gibi bir insanım ancak bana vahyolunmaktadır.” deniliyor. Bir de: Kur’ân’a baktığımızda “Allah’a ve resulüne itaat ediniz.” , “Kim Rasulullah’a itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” , “Peygamber size neyi verdi ise onu alınız, neyi yasakladı ise ondan da sakınınız.” , “Ey Habibim deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun/ittiba edin ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” Kur'ân-ı Kerîm’de buna benzer âyetler çoktur. Kur’ân’daki bu âyetlere rağmen Hz. Peygamber’e karşı tavrımız normal bir insan gibi olabilir mi? Elbette o bir ilah değildir. Normal bir insan gibi de olamaz tabiki. O Allah’ın en değerli peygamberidir. Örnek alınamaz gibi onu yüceltmek te yanlış olur. İslâm, biz Müslümanları ifrat ve tefritten yasaklamaktadır. Orta yol en doğrusudur, her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırılığa gitmemeliyiz. Ne onu çok yücelterek âdeta ilah durumuna çıkarmak doğrudur. Ki böyle bir tutumu Sevgili Peygamberimiz de asla onaylamaz. Bunun tersi olan asrımızda bazı insanların yaptığı gibi, onun konumunu düşürmek için hadisleri ortadan kaldırmak için o da bir beşerdir, o Kur’ân’ı getirmiştir, Ümmete tebliğ etmiştir, onun görevi bitmiştir ve çekip gitmiştir. Artık Kur’ân ortadadır. “Kur’ân İslâm’ı, Kur’ân bize yeter.” gibi sözlerle Peygamberi devre dışı bırakıp Onu bir postacı durumuna düşürüp ardından Kur’ân’ı kendi heva ve heveslerine göre çarpıtmak istiyorlar ki bunu da yapıyorlar medyadan izliyoruz hep birlikte. Ben, âcizane bunlar çok yanlış ve tehlikeli fikirlerdir diye düşünüyorum. Kısacası, Peygambersiz din olmaz, peygamber sadece bir postacı değildir. Peygamberin Kur’ân karşısında temel iki görevi vardır: 1.Tebliğ, 2.Tebyin: Kur'ân’ı açıklamak ki bu iki görevi de en güzel bir şekilde yerine getirmiştir. O Âlemlere Rahmet olarak gönderilen bir Peygamberdir. Onu örnek almalıyız. Onu rehber edinmeliyiz. Onun ahlakıyla ahlaklanmalıyız. Onun sünnetini öğrenip hayatımızı ona göre düzenlemeliyiz. Zira kurtuluşumuz bundadır, aksi halde falan filan bizi kurtaramaz. Allah’ın rızasına ve sevgisine giden tek yol Hz. Muhammed’den (s.a.v) geçiyor. Bunu iyi bilmeliyiz. Bu da ona iman etmek, onu örnek edinmek, onu rehber edinmek, onun sünnetine ittiba etmek, Onun ahlakıyla ahlaklanmakla mümkün olur. Nitekim yüce Allah bakınız Furkan sûresi 27-28. âyetlerde şöyle buyuruyor: “Zalim o gün (kıyamet ve hesap gününde) pişmanlığından dolayı parmaklarını ısırıp diyecek ki: Eyvah yazıklar olsun bana keşke o Resulü örnek ve rehber edinsem ve onun sünnetine ittiba etsem ve onun ahlakıyla ahlaklansaydım. Ne olurdu da falan filan kişiyi örnek almasam, rehber, önder edinmeseydim. Çünkü o beni bana gelen zikirden Kur’ân’dan uzaklaştırdı.” diyerek yanlış yaptığını anlayacak parmaklarını ısırarak pişmanlık duyacaktır. Allah o duruma düşmekten bizleri ve bütün mü’minleri korusun! Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Her şeyimize söz geçirdiğine, neyi dilese “ol” demesi yeten bir Allah, neden peygamber yolluyor, niçin peygamber vardır?

Cevap1: Yüce Allah Şûra Sûresi 51. âyette şöyle buyuruyor: “Allah’ın bir beşerle konuşması ancak, ya vahiy yoluyladır, ya perde gerisinden kelâm ile yahut ta bir elçi gönderip izni ile dilediği şeyleri ona vahyetmesi şekillerinden biriyledir.
Soru1: Allah Teâlâ kadiri mutlak ise (ki hiç şüphesiz öyledir, buna inanıyoruz) her şeye, bize, kalplerimize, aklımıza yani her şeyimize söz geçirdiğine, neyi dilese “ol” demesi yeten bir Allah, neden peygamber yolluyor, niçin peygamber vardır?

Cevap1: Yüce Allah Şûra Sûresi 51. âyette şöyle buyuruyor: “Allah’ın bir beşerle konuşması ancak, ya vahiy yoluyladır, ya perde gerisinden kelâm ile yahut ta bir elçi gönderip izni ile dilediği şeyleri ona vahyetmesi şekillerinden biriyledir. Şüphesiz Allah yüce ve hikmet sahibidir.”

Bu âyette de ifade edildiği gibi Allah, insanlarla teker teker konuşmaz.

İnsanların içinden en mümtaz birini seçer ve ona emir ve yasaklarını vahiy yoluyla bildirir ve o elçi de Allah’tan aldığı vahyi insanlara tebliğ eder ve açıklar: Nitekim Yüce Allah, Mâide sûresi 67. âyette bu hususu şöyle ifade ediyor: “Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kâfirlere yol göstermez.” İşte bu âyet-i kerime tebliğin, peygamberlik vazifesinin esası ve peygamberin bu vazifeyi yapmakla mükellef olduğunu beyan etmektedir.

Nahl Sûresi 44. âyette de: “Sana zikri (Kur’ân’ı) indirdik ki, kendilerine indirileni insanlara açıklayasın, tâ ki düşünüp öğüt alsınlar.” buyurarak peygamberlerin getirdikleri vahyi açıklamakla görevli olduklarını ifade ediyor.

Peygamber olmadan biz Allah’ın biz insanlardan ne istediğini bilemeyiz ve Allah’ın gönderdiği vahyi anlayamayız. İşte peygamber bize Allah’ın gönderdiği en güzel örnektir. Yüce Allah bu hususu da Ahzab Sûresi 21. âyette şöyle ifade ediyor: “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” Bu âyette, Hz. Peygamber’in, Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak davranışlarda bulunmak isteyenler için mükemmel ve canlı bir örnek, en büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Böylece, Resulullah’ın, hislerine mağlup insanları memnun etmek ve onlara pratik değerden mahrum birtakım nazari kaideler öğretmekle görevli olmayıp, onun hedefinin, insanlığa ameli kaideler öğretmek ve bu kaideleri kendi yaşayışıyla izah ve tarif etmek olduğu anlaşılmış olmaktadır. Binaenaleyh, onun hayatı ve sireti incelenirken bu nokta asla gözden uzak tutulmamalıdır.

Soru2: Kâfir kime denir? Allah’a inanan, peygambere inanmayan kâfir olmayacağı söyleniyor doğru mudur?

Cevap2: Peygambersiz din olmaz. Peygamberi kabul etmeyen de mümin olamaz. Bunu Yüce Allah Kur'ân-ı Kerîm’de Al-i İmran sûresi 179. âyette şöyle ifade ediyor: “...Allah’a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takva sahibi olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.” buyuruyor.

Nisâ sûresi 36. âyette ise: “Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” buyuruyor.

Soru3: Kur'ân-ı Kerîm Hz. Peygamber’i bir beşer olarak nitelendiriyor. Onu insanlara örnek olarak gönderdiğini ifade ediyor. Ancak günümüzde bazı insanlar peygamberi sanki beşer üstü bir varlık gibi değerlendiriyor ve onu yüceltiyorlar. O halde doğru peygamber anlayışımız nasıl olmalıdır?

Cevap3: Evet Hz. Muhammed bir beşerdir. Yalnız onu normal bizim gibi bir beşer olarak değerlendirmemeliyiz. Çünkü o beşerdir ama bir şairin dediği gibi:

“Muhammedün beşerün la kelbeşer, Bel hüve yakutün beyne’l-hacer.” Yani manası: “Muhammed bir beşerdir ama diğer insanlar gibi değildir. Bilakis o taşlar arasında bir yakut gibidir.”

Hz. Muhammed, Mekke Müşriklerinin istediği gibi melek peygamber değil, insanüstü bir varlık değildir. Kehf sûresi 110. âyette ifade edildiği gibi; “De ki: ben de sizin gibi bir insanım ancak bana vahyolunmaktadır.” deniliyor.

Bir de:

Kur’ân’a baktığımızda “Allah’a ve resulüne itaat ediniz.” , “Kim Rasulullah’a itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.” , “Peygamber size neyi verdi ise onu alınız, neyi yasakladı ise ondan da sakınınız.” , “Ey Habibim deki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun/ittiba edin ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”

Kur'ân-ı Kerîm’de buna benzer âyetler çoktur. Kur’ân’daki bu âyetlere rağmen Hz. Peygamber’e karşı tavrımız normal bir insan gibi olabilir mi? Elbette o bir ilah değildir. Normal bir insan gibi de olamaz tabiki. O Allah’ın en değerli peygamberidir. Örnek alınamaz gibi onu yüceltmek te yanlış olur.

İslâm, biz Müslümanları ifrat ve tefritten yasaklamaktadır. Orta yol en doğrusudur, her konuda olduğu gibi bu konuda da aşırılığa gitmemeliyiz. Ne onu çok yücelterek âdeta ilah durumuna çıkarmak doğrudur. Ki böyle bir tutumu Sevgili Peygamberimiz de asla onaylamaz. Bunun tersi olan asrımızda bazı insanların yaptığı gibi, onun konumunu düşürmek için hadisleri ortadan kaldırmak için o da bir beşerdir, o Kur’ân’ı getirmiştir, Ümmete tebliğ etmiştir, onun görevi bitmiştir ve çekip gitmiştir. Artık Kur’ân ortadadır. “Kur’ân İslâm’ı, Kur’ân bize yeter.” gibi sözlerle Peygamberi devre dışı bırakıp Onu bir postacı durumuna düşürüp ardından Kur’ân’ı kendi heva ve heveslerine göre çarpıtmak istiyorlar ki bunu da yapıyorlar medyadan izliyoruz hep birlikte. Ben, âcizane bunlar çok yanlış ve tehlikeli fikirlerdir diye düşünüyorum.

Kısacası, Peygambersiz din olmaz, peygamber sadece bir postacı değildir. Peygamberin Kur’ân karşısında temel iki görevi vardır:

1.Tebliğ, 2.Tebyin: Kur'ân’ı açıklamak ki bu iki görevi de en güzel bir şekilde yerine getirmiştir.

O Âlemlere Rahmet olarak gönderilen bir Peygamberdir. Onu örnek almalıyız. Onu rehber edinmeliyiz. Onun ahlakıyla ahlaklanmalıyız. Onun sünnetini öğrenip hayatımızı ona göre düzenlemeliyiz.

Zira kurtuluşumuz bundadır, aksi halde falan filan bizi kurtaramaz. Allah’ın rızasına ve sevgisine giden tek yol Hz. Muhammed’den (s.a.v) geçiyor. Bunu iyi bilmeliyiz.

Bu da ona iman etmek, onu örnek edinmek, onu rehber edinmek, onun sünnetine ittiba etmek, Onun ahlakıyla ahlaklanmakla mümkün olur. Nitekim yüce Allah bakınız Furkan sûresi 27-28. âyetlerde şöyle buyuruyor:

“Zalim o gün (kıyamet ve hesap gününde) pişmanlığından dolayı parmaklarını ısırıp diyecek ki: Eyvah yazıklar olsun bana keşke o Resulü örnek ve rehber edinsem ve onun sünnetine ittiba etsem ve onun ahlakıyla ahlaklansaydım. Ne olurdu da falan filan kişiyi örnek almasam, rehber, önder edinmeseydim. Çünkü o beni bana gelen zikirden Kur’ân’dan uzaklaştırdı.” diyerek yanlış yaptığını anlayacak parmaklarını ısırarak pişmanlık duyacaktır. Allah o duruma düşmekten bizleri ve bütün mü’minleri korusun!

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.