MADO

3 SORU 3 CEVAP

Nevşehir 21.01.2022 - 10:33, Güncelleme: 21.01.2022 - 11:05
 

3 SORU 3 CEVAP

Soru1: İnsanın aklına mukaddesatla ilgili gelen kötü sözler insanı dinden çıkarır mı?

Soru1: İnsanın aklına mukaddesatla ilgili gelen kötü sözler insanı dinden çıkarır mı? Cevap1: Bu durum, zamanımızda çoğu insanın, müslümanın başına gelen bir beladır. Ben bu durumda olanlara şunu tavsiye edebilirim: Genelde şeytan insanın aklına bu türlü kötü şeyleri getirir. Aklımıza gelen kötü şeylere önem vermemeliyiz. Üzerinde fazla durmamalıyız. Onlara önem vermezsek zamanla yok olur kaybolur gider. Nasıl aynadaki ateş elimizi yakmazsa, aynada gördüğümüz yılan bizi sokmazsa aynı onun gibi aklımıza gelen kötü şeyler de bize ve imanımıza zarar vermez, sadece huzurumuzu kaçırır. Ama önem vermeyip üzerinde durmazsak inşallah zamanla yok olup gider. Allah’tan daima dua ve niyaz ile yardım talep etmeli ve yalvarmalıyız. İnşallah Allah, bizimle beraberdir, bize yardım eder. Yeter ki biz ona tam olarak iman edip ona bağlanalım. Soru2: Babamız vefat etti. Vefatının yedinci günü yemek verdik, mevlid okuttuk. Diyorlar ki; babanızın kırk ve elli ikisinin yemeğini de vereceksiniz. Bunlar dinimiz de var mıdır?Cevap2: Hayır, böyle özel tarihlere bağlı dinî emirler yoktur. Çünkü vefat edenlerin arkasından, özellikle bu tarihlerle ilgili yemek, dua veya mevlit programlarının yapılmasının dinî bir dayanağı bulunmamaktadır. Şüphesiz vefat edenlerimizin ruhlarına sevabını bağışlamak üzere her zaman hayırlar yapabiliriz. Bu tür sabit günler (yedisi, kırkı, elli ikisi vs.) belirlemeksizin, imkânlar ölçüsünde ahirete göçenlerimizin ruhları için fakir-fukaraya yardımlar yapıp, sadaka vererek dualar edebiliriz. Soru3: Allah Resulünün (s.a.v) savaşlarda herhangi bir insanı öldürdüğü vaki midir? Siyer kaynaklarında böyle bir bilgiye rastladınız mı? Ben şu ana kadar Allah Resulünün bir insanı öldürdüğünü okumadım. Bu konuda kaynağıyla birlikte cevap verebilir misiniz? Cevap3: Soruda Hz. Peygamber’in bizzat savaşıp insanlarla çarpışıp çarpışmadığı ve hücumu neticesinde herhangi bir düşman askerinin ölümüne sebep olup olmadığı soruluyor. Peşinen şunu söylemeliyiz ki, yiğitlikteki öncülüğü itibariyle “Haydar” lakabını almış olan sahib-i Zülfikâr Hz. Ali, “Biz savaşın korkunç bir tabloya dönüştüğü ve gönüllerimizde endişeler oluştuğu esnada biraz cesaret toplamak için Peygamber Efendimizin etrafına koşardık” demektedir. Bu sözden anlıyoruz ki Resul-i Ekrem, fevkalade cesur bir şahsiyetti. Ama savaşlardaki konumu, sevk ve idare tarzındaydı. Yüz yüze düşmanla savaşma örneklerine pek rastlanmaz. Sadece Uhud savaşında vuku bulduğu rivayet edilen bir olay vardır. Buna göre Uhud savaşının ikinci safhasında Hz. Peygamber de düşman darbelerine maruz kalmış, miğferinin halkaları yüzüne batarak kanatmıştı. Bu durumdan yararlanmak isteyen müşriklerden Ubey b. Halef, Hz. Peygamber’i öldürmek üzere yemin ederek hücum edince Hz. Peygamber müslüman askerlerden İbn Samme’nin elinden mızrağını alarak ona karşı yürümüştür. Esasen Ubey b. Halef özel bir at besleyerek bu atın üstünde Hz. Peygamber’i öldürmekten söz ederdi. Hz. Peygamber de “belli olmaz, belki de ben seni öldürürüm” diyordu. Nitekim Ubey b. Halef, o atın üzerinde saldırmak üzere harekete geçince, Hz. Peygamber elindeki mızrağıyla ona doğru hücum etti ve mızrağı atınca Ubey b. Halef’in zırhının yakasına isabet ettirdi. Ubey b. Halef aldığı bu yara neticesinde bir dana gibi bağırarak yığılıp kalmıştı. Kâfirler tarafından alınıp götürülmüşse de bir kaç gün sonra ölmüştür. (Kaynak: İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 3/89-90) Bunun dışında bu tarz fiili bir duruma rastlanmaz. Bunda da ilk sebep Ubey b. Halef’in kendisidir. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları HYPERLINK "mailto:msoysaldi@gmail.com" msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Soru1: İnsanın aklına mukaddesatla ilgili gelen kötü sözler insanı dinden çıkarır mı?

Soru1: İnsanın aklına mukaddesatla ilgili gelen kötü sözler insanı dinden çıkarır mı? Cevap1: Bu durum, zamanımızda çoğu insanın, müslümanın başına gelen bir beladır. Ben bu durumda olanlara şunu tavsiye edebilirim: Genelde şeytan insanın aklına bu türlü kötü şeyleri getirir. Aklımıza gelen kötü şeylere önem vermemeliyiz. Üzerinde fazla durmamalıyız. Onlara önem vermezsek zamanla yok olur kaybolur gider. Nasıl aynadaki ateş elimizi yakmazsa, aynada gördüğümüz yılan bizi sokmazsa aynı onun gibi aklımıza gelen kötü şeyler de bize ve imanımıza zarar vermez, sadece huzurumuzu kaçırır. Ama önem vermeyip üzerinde durmazsak inşallah zamanla yok olup gider. Allah’tan daima dua ve niyaz ile yardım talep etmeli ve yalvarmalıyız. İnşallah Allah, bizimle beraberdir, bize yardım eder. Yeter ki biz ona tam olarak iman edip ona bağlanalım. Soru2: Babamız vefat etti. Vefatının yedinci günü yemek verdik, mevlid okuttuk. Diyorlar ki; babanızın kırk ve elli ikisinin yemeğini de vereceksiniz. Bunlar dinimiz de var mıdır?Cevap2: Hayır, böyle özel tarihlere bağlı dinî emirler yoktur. Çünkü vefat edenlerin arkasından, özellikle bu tarihlerle ilgili yemek, dua veya mevlit programlarının yapılmasının dinî bir dayanağı bulunmamaktadır. Şüphesiz vefat edenlerimizin ruhlarına sevabını bağışlamak üzere her zaman hayırlar yapabiliriz. Bu tür sabit günler (yedisi, kırkı, elli ikisi vs.) belirlemeksizin, imkânlar ölçüsünde ahirete göçenlerimizin ruhları için fakir-fukaraya yardımlar yapıp, sadaka vererek dualar edebiliriz. Soru3: Allah Resulünün (s.a.v) savaşlarda herhangi bir insanı öldürdüğü vaki midir? Siyer kaynaklarında böyle bir bilgiye rastladınız mı? Ben şu ana kadar Allah Resulünün bir insanı öldürdüğünü okumadım. Bu konuda kaynağıyla birlikte cevap verebilir misiniz? Cevap3: Soruda Hz. Peygamber’in bizzat savaşıp insanlarla çarpışıp çarpışmadığı ve hücumu neticesinde herhangi bir düşman askerinin ölümüne sebep olup olmadığı soruluyor. Peşinen şunu söylemeliyiz ki, yiğitlikteki öncülüğü itibariyle “Haydar” lakabını almış olan sahib-i Zülfikâr Hz. Ali, “Biz savaşın korkunç bir tabloya dönüştüğü ve gönüllerimizde endişeler oluştuğu esnada biraz cesaret toplamak için Peygamber Efendimizin etrafına koşardık” demektedir. Bu sözden anlıyoruz ki Resul-i Ekrem, fevkalade cesur bir şahsiyetti. Ama savaşlardaki konumu, sevk ve idare tarzındaydı. Yüz yüze düşmanla savaşma örneklerine pek rastlanmaz. Sadece Uhud savaşında vuku bulduğu rivayet edilen bir olay vardır. Buna göre Uhud savaşının ikinci safhasında Hz. Peygamber de düşman darbelerine maruz kalmış, miğferinin halkaları yüzüne batarak kanatmıştı. Bu durumdan yararlanmak isteyen müşriklerden Ubey b. Halef, Hz. Peygamber’i öldürmek üzere yemin ederek hücum edince Hz. Peygamber müslüman askerlerden İbn Samme’nin elinden mızrağını alarak ona karşı yürümüştür. Esasen Ubey b. Halef özel bir at besleyerek bu atın üstünde Hz. Peygamber’i öldürmekten söz ederdi. Hz. Peygamber de “belli olmaz, belki de ben seni öldürürüm” diyordu. Nitekim Ubey b. Halef, o atın üzerinde saldırmak üzere harekete geçince, Hz. Peygamber elindeki mızrağıyla ona doğru hücum etti ve mızrağı atınca Ubey b. Halef’in zırhının yakasına isabet ettirdi. Ubey b. Halef aldığı bu yara neticesinde bir dana gibi bağırarak yığılıp kalmıştı. Kâfirler tarafından alınıp götürülmüşse de bir kaç gün sonra ölmüştür. (Kaynak: İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, 3/89-90) Bunun dışında bu tarz fiili bir duruma rastlanmaz. Bunda da ilk sebep Ubey b. Halef’in kendisidir. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları HYPERLINK "mailto:msoysaldi@gmail.com" msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ

İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı

Nevşehir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.