MADO
Mustafa DURSUN
Köşe Yazarı
Mustafa DURSUN
 

CİĞERİMİZ YANDI

Kıymetli dostlarım değerli okuyucularım. En son yazımızı “Ponponsuz Takke Devrimi” konu başlıklı yazımızı yazmıştık. Uzunca bir yazı olması nedeni ile yazımızı ikiye bölmüş ve ikinci bölümünü şimdi yazmamız gerekiyordu. Fakat araya ciğerlerimizi yakan ve 10 vilayetimizi derinden etkileyen deprem felaketini yaşadık. İnşallah önümüzde ki günlerde ikinci bölümü yazarak konuyu nihayetlendireceğiz. Gece 04.17 de meydana gelen ilk depremi hiç hissetmedim . Sebebine gelince çok geç yatmıştım ve uyku halimde, olanı biteni de gerçekten hissetmemiştim. Ancak ,annem gece olan depremin, Nevşehir de hissedildiği şekli ile sabah bana anlattığında amma da abartıyor diye de içimden geçirmedim değil. Ama, televizyonu açıp da haber kanallarını dinlemeye başlayınca ,olayın vahametini anlamaya başladım. Saat 14.15 ‘e kadar evde durarak ve haber kanallarını değiştirerek ,vahlarla , tühlerle izlemeye devam ederken, öğle saatlerinde ki depremle karşılaştık , oturduğumuz ev sekiz katlı ve en son katta ikamet etmekteyim. Aman Allah’ım, avizeler sallanıyor, dolapların kapakları açılıp kapanıyor. Yok böyle bir şey ,ayağımın altında ki halıyı sanki sallıyorlar. Ne yapacağımızı gerçekten bilmediğimizden ,şöyle bir pencereden baktım. Acaba komşular ne yapıyor diye, bir kısım komşu ,çoluk çocuk dışarı çıkmış , arabasına koşanlar, sağa sola gidenler. Gidecek yerde yok ,dışarı da kar var ve hava çok soğuk. Oğlum, hadi çıkalım baba dedi, ev de durmak güvenli değil, demesi ile iki dakika da hazırlanıp dışarı çıktık ve doğru aracımızın yanına . Komşumun biri aracın üstünde ki karları temizlerken ayaküstü sohbet ettik. Hayırdır nereye dedim. Bağ evine gidiyorum, sobayı yakıp bekleyeceğim cevabını verdi. Düşündüm laa oğlum senin bağ evinde yok, bindin arabaya ,nereye gideceksin diye kendi kendime de söylendim. Tabi ki ilk işim en yakın akaryakıt istasyonuna gidip depoyu doldurmak oldu. Aklımda ki şey öyle boş boş dolaşayım ,vaziyete göre de plan yaparım diye düşünürken ,aklıma köy de ki amca oğluna gitmek geldi. Telefon açarak uygun olup olmadıklarını sordum. Müsaitlermiş gittik. Çay kahve derken sürekli haber kanallarında olanı biteni izledik. Aman Allah’ım ne büyük acı ,ne büyük bir felaket gerçekten ciğerlerimiz yandı. Uzatmayalım , bu geceyi burada geçirin teklifleri geldi ise de , başka de gidecek bir yerimiz yok ,çıktık 19.00 da evimize geldik. O gün artçılarla geçti, gece geç saatlere kadar, her kanal da ayrı bir dram, ayrı bir hikaye, koskoca şehirler yerle bir olmuş. Valla dua etmekten başka ,ne yapacağımızı gerçekten bilmiyorduk. Ertesi gün deprem bölgesinde ki yaşayan birkaç arkadaşımı aradım ve vaziyeti öğrenmeye çalıştım. Gerçekten, haber kanallarında gösterilen portrenin çok daha vahim olduğunu böylelikle anladım. Bir arkadaşımla birlikte bölge için ne yapabiliriz diye düşünerek, Valiliğimiz nezdinde AFAD’ın ayni yardım topladığını sosyal medya da öğrendik. Merkez de toptan gıda vs satan bir büyük mağaza ya giderek, alış-veriş yapalım düşüncesi ile hızlıca oraya gittik ve aklımıza ilk gelen şey kolilerce hazır konserve alarak kapalı spor salonunda ki toplama merkezine götürmek idi. Koskoca mağaza da ,insanlar deli gibi alış veriş yapıyor, oradan oraya koşuşturuyor. Allah, Allah dedim. Laaa oğlum kim nereden, nasıl gelmiş bu kadar adam derken. Konservelerin olduğu bölüme gittik ve bir kutu bile kalmadığını gördük. Neyse; Kafamıza göre 3-4 market arabasını , koliler şeklinde aklımıza ne geldi ise ,ne bulduysak doldurduk. Arabanın arka koltuk ve bagajı doldu ve doğru spor salonuna. Bir şaşkınlık ta orada yaşadım. Güvenlik görevlileri trafiği yönlendiriyor ve o cadde ana baba günü, bizim gibi bir sürü araç, giden- gelen derken ana kapıya yanaştık. Maşallah, gençler örgütlenmiş, elden ele bir zincir oluşturarak, iki dakika da araçtaki kolileri boşaltılar. Bu yaşadığım iki olay beni çok duygulandırdı. Birincisi bizim gibi alış verişe gelen yüzlerce insanın hiç düşünmeden, bölgeye katkı sağlamak adına koşturması. Aferin Nevşehir, bravo Nevşehir, Allah sizden razı olsun güzel memleketim dedim ve gözlerim doldu. İkincisi ise spor salonunda ki gençlerin örgütlenmesi. Çok çok teşekkürler , Nevşehir. Daha sonraki günler de, her mahalle ,her köy, beldeler, ilçeler ,Merkez, tır tır ,kamyon kamyon,malzeme gönderdi. Bölgemiz iş adamları, sendikalar, STK’lar dernekler, ismini saymayı unuttuğum bir sürü sektör, tek bilek, tek yürek oldu. Ayni ve nakdi yardımlar havada uçuştu. Teşekkürler Nevşehir. Teşekkürler güzel ülkemin güzel insanları. Deprem de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’ım dan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar dilerim. Rabbim bir daha böyle acılar göstermesin inşallah. Başınızı ağrıttım, hakkınızı helal edin. Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.
Ekleme Tarihi: 19 Şubat 2023 - Pazar
Mustafa DURSUN

CİĞERİMİZ YANDI

Kıymetli dostlarım değerli okuyucularım. En son yazımızı “Ponponsuz Takke Devrimi” konu başlıklı yazımızı yazmıştık. Uzunca bir yazı olması nedeni ile yazımızı ikiye bölmüş ve ikinci bölümünü şimdi yazmamız gerekiyordu. Fakat araya ciğerlerimizi yakan ve 10 vilayetimizi derinden etkileyen deprem felaketini yaşadık. İnşallah önümüzde ki günlerde ikinci bölümü yazarak konuyu nihayetlendireceğiz. Gece 04.17 de meydana gelen ilk depremi hiç hissetmedim . Sebebine gelince çok geç yatmıştım ve uyku halimde, olanı biteni de gerçekten hissetmemiştim. Ancak ,annem gece olan depremin, Nevşehir de hissedildiği şekli ile sabah bana anlattığında amma da abartıyor diye de içimden geçirmedim değil. Ama, televizyonu açıp da haber kanallarını dinlemeye başlayınca ,olayın vahametini anlamaya başladım. Saat 14.15 ‘e kadar evde durarak ve haber kanallarını değiştirerek ,vahlarla , tühlerle izlemeye devam ederken, öğle saatlerinde ki depremle karşılaştık , oturduğumuz ev sekiz katlı ve en son katta ikamet etmekteyim. Aman Allah’ım, avizeler sallanıyor, dolapların kapakları açılıp kapanıyor. Yok böyle bir şey ,ayağımın altında ki halıyı sanki sallıyorlar. Ne yapacağımızı gerçekten bilmediğimizden ,şöyle bir pencereden baktım. Acaba komşular ne yapıyor diye, bir kısım komşu ,çoluk çocuk dışarı çıkmış , arabasına koşanlar, sağa sola gidenler. Gidecek yerde yok ,dışarı da kar var ve hava çok soğuk. Oğlum, hadi çıkalım baba dedi, ev de durmak güvenli değil, demesi ile iki dakika da hazırlanıp dışarı çıktık ve doğru aracımızın yanına . Komşumun biri aracın üstünde ki karları temizlerken ayaküstü sohbet ettik. Hayırdır nereye dedim. Bağ evine gidiyorum, sobayı yakıp bekleyeceğim cevabını verdi. Düşündüm laa oğlum senin bağ evinde yok, bindin arabaya ,nereye gideceksin diye kendi kendime de söylendim. Tabi ki ilk işim en yakın akaryakıt istasyonuna gidip depoyu doldurmak oldu. Aklımda ki şey öyle boş boş dolaşayım ,vaziyete göre de plan yaparım diye düşünürken ,aklıma köy de ki amca oğluna gitmek geldi. Telefon açarak uygun olup olmadıklarını sordum. Müsaitlermiş gittik. Çay kahve derken sürekli haber kanallarında olanı biteni izledik. Aman Allah’ım ne büyük acı ,ne büyük bir felaket gerçekten ciğerlerimiz yandı. Uzatmayalım , bu geceyi burada geçirin teklifleri geldi ise de , başka de gidecek bir yerimiz yok ,çıktık 19.00 da evimize geldik. O gün artçılarla geçti, gece geç saatlere kadar, her kanal da ayrı bir dram, ayrı bir hikaye, koskoca şehirler yerle bir olmuş. Valla dua etmekten başka ,ne yapacağımızı gerçekten bilmiyorduk. Ertesi gün deprem bölgesinde ki yaşayan birkaç arkadaşımı aradım ve vaziyeti öğrenmeye çalıştım. Gerçekten, haber kanallarında gösterilen portrenin çok daha vahim olduğunu böylelikle anladım. Bir arkadaşımla birlikte bölge için ne yapabiliriz diye düşünerek, Valiliğimiz nezdinde AFAD’ın ayni yardım topladığını sosyal medya da öğrendik. Merkez de toptan gıda vs satan bir büyük mağaza ya giderek, alış-veriş yapalım düşüncesi ile hızlıca oraya gittik ve aklımıza ilk gelen şey kolilerce hazır konserve alarak kapalı spor salonunda ki toplama merkezine götürmek idi. Koskoca mağaza da ,insanlar deli gibi alış veriş yapıyor, oradan oraya koşuşturuyor. Allah, Allah dedim. Laaa oğlum kim nereden, nasıl gelmiş bu kadar adam derken. Konservelerin olduğu bölüme gittik ve bir kutu bile kalmadığını gördük. Neyse; Kafamıza göre 3-4 market arabasını , koliler şeklinde aklımıza ne geldi ise ,ne bulduysak doldurduk. Arabanın arka koltuk ve bagajı doldu ve doğru spor salonuna. Bir şaşkınlık ta orada yaşadım. Güvenlik görevlileri trafiği yönlendiriyor ve o cadde ana baba günü, bizim gibi bir sürü araç, giden- gelen derken ana kapıya yanaştık. Maşallah, gençler örgütlenmiş, elden ele bir zincir oluşturarak, iki dakika da araçtaki kolileri boşaltılar. Bu yaşadığım iki olay beni çok duygulandırdı. Birincisi bizim gibi alış verişe gelen yüzlerce insanın hiç düşünmeden, bölgeye katkı sağlamak adına koşturması. Aferin Nevşehir, bravo Nevşehir, Allah sizden razı olsun güzel memleketim dedim ve gözlerim doldu. İkincisi ise spor salonunda ki gençlerin örgütlenmesi. Çok çok teşekkürler , Nevşehir. Daha sonraki günler de, her mahalle ,her köy, beldeler, ilçeler ,Merkez, tır tır ,kamyon kamyon,malzeme gönderdi. Bölgemiz iş adamları, sendikalar, STK’lar dernekler, ismini saymayı unuttuğum bir sürü sektör, tek bilek, tek yürek oldu. Ayni ve nakdi yardımlar havada uçuştu. Teşekkürler Nevşehir. Teşekkürler güzel ülkemin güzel insanları. Deprem de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’ım dan rahmet diliyorum. Yaralılarımıza acil şifalar dilerim. Rabbim bir daha böyle acılar göstermesin inşallah. Başınızı ağrıttım, hakkınızı helal edin. Sağlıcakla kalın, Allah’a emanet olun.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.