MADO

3 SORU 3 CEVAP

Yaşam 23.12.2022 - 08:31, Güncelleme: 01.01.2023 - 13:49
 

3 SORU 3 CEVAP

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Soru1: Hocam imanı zayıflatan ve güçlendiren şeyler nelerdir? Cevap1: İman gerçek kurtuluşun anahtarıdır. Her şey imanla başlar, iman olmadan yapılan amellerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. İmanı korumak ve güçlendirmek bir müminin en önemli meselesidir. İman, iki şeyle güçlendirilebilir. Birincisi Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını iyi öğrenip taklitten tahkik merhalesine geçirmek suretiyle imanı güçlendirebiliriz. Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını doğru bir şekilde öğrenmek için bol bol okumalıyız. İkincisi ise salih ameller yaparak imanı güçlendirebiliriz. Yani Allah’ın emirlerini harfiyen uygulayıp yasaklarından titizlikle sakınmak suretiyle imanımızı güçlendirebiliriz. Kısacası takva imanı güçlendirir. O halde takva sahibi bir mümin olmaya gayret etmeliyiz. Takva ise Allah’ın emir ve yasakları karşısında duyarlılıktır. Allah’ın emirlerine uyma ve yasaklarından sakınma hususunda duyarlılığı yüksek olan insan, takva sahibidir. Takva sahibi insan, Allah katında değerli insandır. İmanı zayıflatan iki şey vardır. Birincisi cahillik, yani Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını bilmemek, ikincisi ise nefse, şeytana ve kötü insanlara uyarak Allah’ın yasakladığı günahları işlemektir. Her bir günahta küfre giden bir yol vardır. İnsan günah işledikçe kalbine siyah bir leke konur. Günah işleye işleye kalbe konulan siyah lekeler artar ve sonunda kalbi tamamen kaplar. Kalp simsiyah olur. Böylece kalpteki iman nurunun çıkmasına, yok olmasına sebep olur. İşte o kalbi Allah mühürler ve artık o insan, hakkı hakikati gözleriyle görse de idrak edemez bir hale gelir. İnsan günahtan ve günah işlenen ortamlardan uzak durmaya gayret etmelidir. Allah’a itaat eden salih insanlarla birlikte olmalıdır. Çünkü Yüce Allah, يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” buyurmaktadır. Soru2: Levh-i mahfuzda yazılı olan kaderimizi kendi gayretimizle değiştirebilir miyiz yoksa zaten kaderimiz yazıldı ve zamanı geldikçe olaylar gerçekleşecek mi? Cevap2: Bu soru günümüzde çoğu insanın zihnini meşgul eden sorulardandır. Kader konusu iyi ve doğru anlaşılırsa bu türlü sorular insanın zihnini meşgul etmeyecektir. Kader, Allah Teâlâ’nın ezeli ilmidir. Yani Yüce Allah, zaman ve mekân üstüdür. Zaman ve mekânla kayıtlı değildir. Ancak biz insanlar belirli bir zaman ve mekânla sınırlıyız. Allah Teâlâ geçmişi, şu anı ve geleceği aynı anda görmekte ve bilmektedir. Bildiği için de levhi mahfuz denilen mahiyetini tam olarak bilemediğimiz kader defterine olacak her şeyi yazmıştır. Bazı insanların hataya düştükleri nokta; Allah yazmış dolayısıyla biz ne yaparsak yapalım onu değiştiremeyiz, biz mutlaka onu yaşamak zorundayız diye düşünmeleridir. Öyle olsa idi o zaman insan yaptıklarından dolayı sorumlu olmazdı. Hâlbuki Allah, insanı yaratmış insana akıl vermiş ve insana irade denilen bir şeyi özgürce seçip yapabilme kabiliyeti vermiştir. Dolayısıyla insan o özgür iradesini kullanarak dilediğini seçip yapabilmektedir. Bu manada insan kaderini kendi çizmektedir. Bundan dolayı da Allah insanı yaptıklarından dolayı sorumlu tutmaktadır. İnsan, Allah’ın emrine uygun işleri seçip yaparsa sevap kazanacak ve Allah o kulunu mükâfatlandıracaktır. Ama Allah’ın emrine aykırı işleri seçip yaparsa o durumda da günah işlemektedir. Allah, o kulunu da cezalandıracaktır. Yani Allah’ın ezeli ilmi ile insanın neyi seçip yapacağını bilmesi, insanı o şeyi yapmaya zorlamamaktadır. İlim maluma tâbidir. Allah’ın ilmi olan kader, insanın yapıp ettiklerine tâbidir. İnsan seçip yaptığı için Allah bilmektedir. Yoksa Allah bildiği için insan yapmamaktadır. Kısacası malum ilme değil, ilim maluma tâbidir. Soru3: Bir ünlüye benzemeye çalışmak günah mıdır? Cevap3: Yüce Allah, biz insanlara örnek olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v.) göndermiştir. Nitekim bu hususu Kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle belirtmektedir: “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” O halde inanan insanlar, Hz. Muhammed’i örnek almalıdırlar. Peygamber’i örnek almayan ve ona itaat etmeyen insanlar, kıyamet günü/hesap gününde pişman olacak, çok kötü bir duruma düşeceklerdir. Ancak o pişmanlık hiçbir fayda sağlamayacaktır. Nitekim bu dünya hayatında peygamberi örnek edinmeyen insanların düşeceği kötü durumu, Yüce Allah Furkan sûresi 27, 28 ve 29. âyetlerinde bizlere şöyle haber vermektedir: “O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim! Çünkü zikir (Kur’ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.” Müslüman, davranışları, yaşantısı, Allah’ın emirlerine uygun olan dürüst, çalışkan ve başarılı insanları da örnek alabilir ve onlara benzemeye çalışabilir. Bu günah değildir. Fakat Allah’a itaat etmeyen, Allah’ın haram kıldığı günahları işleyen ve yaşantısı İslâm’a uygun olmayan ünlü insanları örnek almak ve onlara benzemeye çalışmak doğru değildir, günahtır. Çünkü onlar örnek alındığında insanı Allah’ın dininden ve rızasından uzaklaştıracaktır. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet Soysaldı NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Soru1: Hocam imanı zayıflatan ve güçlendiren şeyler nelerdir?

Cevap1: İman gerçek kurtuluşun anahtarıdır. Her şey imanla başlar, iman olmadan yapılan amellerin Allah katında hiçbir değeri yoktur. İmanı korumak ve güçlendirmek bir müminin en önemli meselesidir.

İman, iki şeyle güçlendirilebilir. Birincisi Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını iyi öğrenip taklitten tahkik merhalesine geçirmek suretiyle imanı güçlendirebiliriz. Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını doğru bir şekilde öğrenmek için bol bol okumalıyız. İkincisi ise salih ameller yaparak imanı güçlendirebiliriz.

Yani Allah’ın emirlerini harfiyen uygulayıp yasaklarından titizlikle sakınmak suretiyle imanımızı güçlendirebiliriz. Kısacası takva imanı güçlendirir. O halde takva sahibi bir mümin olmaya gayret etmeliyiz.

Takva ise Allah’ın emir ve yasakları karşısında duyarlılıktır. Allah’ın emirlerine uyma ve yasaklarından sakınma hususunda duyarlılığı yüksek olan insan, takva sahibidir. Takva sahibi insan, Allah katında değerli insandır. İmanı zayıflatan iki şey vardır.

Birincisi cahillik, yani Kitap ve Sünnette açıklanan itikad esaslarını bilmemek, ikincisi ise nefse, şeytana ve kötü insanlara uyarak Allah’ın yasakladığı günahları işlemektir. Her bir günahta küfre giden bir yol vardır. İnsan günah işledikçe kalbine siyah bir leke konur. Günah işleye işleye kalbe konulan siyah lekeler artar ve sonunda kalbi tamamen kaplar. Kalp simsiyah olur.

Böylece kalpteki iman nurunun çıkmasına, yok olmasına sebep olur. İşte o kalbi Allah mühürler ve artık o insan, hakkı hakikati gözleriyle görse de idrak edemez bir hale gelir. İnsan günahtan ve günah işlenen ortamlardan uzak durmaya gayret etmelidir. Allah’a itaat eden salih insanlarla birlikte olmalıdır. Çünkü Yüce Allah, يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقِينَ “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun.” buyurmaktadır.

Soru2: Levh-i mahfuzda yazılı olan kaderimizi kendi gayretimizle değiştirebilir miyiz yoksa zaten kaderimiz yazıldı ve zamanı geldikçe olaylar gerçekleşecek mi?

Cevap2: Bu soru günümüzde çoğu insanın zihnini meşgul eden sorulardandır. Kader konusu iyi ve doğru anlaşılırsa bu türlü sorular insanın zihnini meşgul etmeyecektir. Kader, Allah Teâlâ’nın ezeli ilmidir. Yani Yüce Allah, zaman ve mekân üstüdür. Zaman ve mekânla kayıtlı değildir. Ancak biz insanlar belirli bir zaman ve mekânla sınırlıyız.

Allah Teâlâ geçmişi, şu anı ve geleceği aynı anda görmekte ve bilmektedir. Bildiği için de levhi mahfuz denilen mahiyetini tam olarak bilemediğimiz kader defterine olacak her şeyi yazmıştır.

Bazı insanların hataya düştükleri nokta; Allah yazmış dolayısıyla biz ne yaparsak yapalım onu değiştiremeyiz, biz mutlaka onu yaşamak zorundayız diye düşünmeleridir. Öyle olsa idi o zaman insan yaptıklarından dolayı sorumlu olmazdı.

Hâlbuki Allah, insanı yaratmış insana akıl vermiş ve insana irade denilen bir şeyi özgürce seçip yapabilme kabiliyeti vermiştir. Dolayısıyla insan o özgür iradesini kullanarak dilediğini seçip yapabilmektedir. Bu manada insan kaderini kendi çizmektedir.

Bundan dolayı da Allah insanı yaptıklarından dolayı sorumlu tutmaktadır. İnsan, Allah’ın emrine uygun işleri seçip yaparsa sevap kazanacak ve Allah o kulunu mükâfatlandıracaktır. Ama Allah’ın emrine aykırı işleri seçip yaparsa o durumda da günah işlemektedir.

Allah, o kulunu da cezalandıracaktır. Yani Allah’ın ezeli ilmi ile insanın neyi seçip yapacağını bilmesi, insanı o şeyi yapmaya zorlamamaktadır. İlim maluma tâbidir. Allah’ın ilmi olan kader, insanın yapıp ettiklerine tâbidir. İnsan seçip yaptığı için Allah bilmektedir. Yoksa Allah bildiği için insan yapmamaktadır. Kısacası malum ilme değil, ilim maluma tâbidir.

Soru3: Bir ünlüye benzemeye çalışmak günah mıdır?

Cevap3: Yüce Allah, biz insanlara örnek olarak Hz. Muhammed’i (s.a.v.) göndermiştir. Nitekim bu hususu Kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle belirtmektedir: “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” O halde inanan insanlar, Hz. Muhammed’i örnek almalıdırlar.

Peygamber’i örnek almayan ve ona itaat etmeyen insanlar, kıyamet günü/hesap gününde pişman olacak, çok kötü bir duruma düşeceklerdir. Ancak o pişmanlık hiçbir fayda sağlamayacaktır.

Nitekim bu dünya hayatında peygamberi örnek edinmeyen insanların düşeceği kötü durumu, Yüce Allah Furkan sûresi 27, 28 ve 29. âyetlerinde bizlere şöyle haber vermektedir: “O gün, zalim kimse (pişmanlıktan) ellerini ısırıp şöyle der: Keşke o peygamberle birlikte bir yol tutsaydım! Yazık bana! Keşke falancayı (bâtıl yolcusunu) dost edinmeseydim!

Çünkü zikir (Kur’ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder.” Müslüman, davranışları, yaşantısı, Allah’ın emirlerine uygun olan dürüst, çalışkan ve başarılı insanları da örnek alabilir ve onlara benzemeye çalışabilir. Bu günah değildir. Fakat Allah’a itaat etmeyen,

Allah’ın haram kıldığı günahları işleyen ve yaşantısı İslâm’a uygun olmayan ünlü insanları örnek almak ve onlara benzemeye çalışmak doğru değildir, günahtır. Çünkü onlar örnek alındığında insanı Allah’ın dininden ve rızasından uzaklaştıracaktır.

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet Soysaldı

NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.