3 SORU 3 CEVAP
3 SORU 3 CEVAP
Soru1:Peygamber Efendimizin doğumu genelde milâdî 571, vefatı ise 632 olarak bilinmektedir. Buna göre Hz. Peygamber 61 yaşında vefat etmiş oluyor. Kur'ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber’e 23 yıl içinde indiği ifade edilmektedir. Bunu nasıl açıklayabiliriz?
Soru1:Peygamber Efendimizin doğumu genelde milâdî 571, vefatı ise 632 olarak bilinmektedir. Buna göre Hz. Peygamber 61 yaşında vefat etmiş oluyor. Kur'ân-ı Kerîm’in Hz. Peygamber’e 23 yıl içinde indiği ifade edilmektedir. Bunu nasıl açıklayabiliriz?
Cevap1: Ay yılı ve güneş yılı olmak üzere iki çeşit yıl hesaplaması mevcuttur. Bu iki farklı yıl hesaplamaları birbiriyle kıyaslandığı zaman 33 yıl da bir yıl farklılık olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü Ay yılı 354 gün sürmekte, Güneş yılı ise, 365 gün sürmektedir. Buna göre, Ay yılı, Güneş yılına göre ortalama 11 gün eksiktir.
Hz. Peygamber’in dünyaya geldiği zamanda Araplarca kullanılan belirli bir takvim yoktu. Bundan dolayı onun doğum tarihi tam ve kesin olarak bilinmemektedir. Mısırlı astronomi âlimi Mahmut Paşa el-Felekî’nin (ö. 1885) yaptığı hesaplamaya göre Hz. Peygamber’in doğumu Rebiu’l-evvel ayının 12. gecesi, milâdî 20 Nisan 571 yılına tekabül etmektedir. Muhammed Hamidullah’ın (ö. 2002) yaptığı hesaplamaya göre ise, 12 Rebiu’l-evvel, 17 Haziran 569 yılına tekabül etmektedir.
İki çeşit yıl hesaplaması arasındaki fark dikkate alındığında Hz. Peygamber Ay yılına göre 63 yaşında, Güneş yılına göre ise 61 yaşında vefat etmiştir. Bu durumda Kur'ân-ı Kerîm’in nüzul süreci Ay yılına göre 23 yıl devam etmiştir.
Soru2:Hz. Muhammed’in cenazesini 3 gün niçin hiç kimse kıldırmadı? Haziran ayının ikinci yarısıydı dolayısıyla cenaze kokma aşamasına gelmişti.
Cevap2: Bu türlü haberler, genelde sahabe-i kiramı tenkit eden Şia tarafından uydurulmuş haberlerdir. Bunlara itibar etmemek gerekir.Hz. Peygamber,Rebiu’l-evvel ayının 12. Pazartesi günü ruhunu Allah’a teslim etmiştir. Ruhu şerifi alay-ı illiyyine (en yüksek makama) yükselmiştir. Rasulullah’ın vefat haberini duyan ashab-ı kiram kalplerinden vurulmuşa dönmüşlerdir. Sanki gök kubbe üzerlerine yıkılmış gibi büyük bir hüzün içerisinde gözlerden keder ve hüzün yaşları akmaya başlamıştır. Hatta cesaret ve adalet timsali olan Hz. Ömer dahi bu dehşetli anın etkisinde kalarak hüzün içerisinde şöyle bağırmıştır: “Resûlullah ölmemiştir ve sağdır. Ona sadece Hz. Musa'ya ârız olan saika gibi bir saika arız olmuştur. Kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim.”[1]
Sünh mahallesindeki evinde bulunan Hz. Ebû Bekir, Rasulullah’ın vefat haberini duyar duymaz, koşarak hane-i saadete gelmiştir. Rasulullah’ın ölümünü kabul etmeyen sahabeye hitaben: “Kim ki Muhammed’e (s.a.v.) tapıyorsa, bilsin ki Muhammed (s.a.v.) ölmüştür. Kim ki Allah’a ibadet ve kulluk ediyorsa, bilsin ki Allah, haydır, ölümsüzdür.”[2]diyerek onları yatıştırmıştır. Sonra Âl-i İmrânsûresi 144. âyeti okumuştur: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah'a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.”
Rebiu’l-evvel ayının on üçüncü Salı günü öğle vaktinde Hz. Peygamber vasiyeti üzerine Hz. Ali tarafından yıkanmıştır. Yine Hz. Ali, Hz. Abbas, Fadl b. Abbas ve Şükran tarafından da kefenleme işlemi yapılmıştır.[3] Hücre-i saadette bir sedirin üzerine konduktan sonra hücre-i saadetin kapısı açılmıştır. Daha sonra önce erkekler, sonra kadınlar daha sonra çocuklar grup grup içeri girerek cenaze namazını kılmışlardır.
Daha sonra sahabe arasında peygamberin defnedileceği yer konusunda ihtilaf çıkmıştır. Bazıları Mekke’ye götürülmesini, bazıları Medine’de Bâki mezarlığına defnedilmesini, bazıları ise Mescid-i Nebevî’nin içine defnedilmesini teklif etmişlerdir. Hz. Ebû Bekir ise bu konuda “Ben, Resûlullah (s.a.v.)'den şu sözü işitmiştim ve hâlâ unutmamışımdır: 'Cenab-ı Hak, her peygamberin ruhunu o peygamberin defnolunmak istediği yerde alır.' Dolayısıyla, Resûlullah’ı istirahat döşeğinin bulunduğu yere defnetmeliyiz!”[4]buyurmuştur. Bu görüş Sahabe-i Kiram tarafından benimsenmiş ve Rasulullah vefat ettiği Hz. Âişe ile birlikte kaldıkları hücre-i saadete defnedilmiştir. Şimdi hâlâ o defnedildiği yerde yeşil kubbenin altındaki kabr-i saadetlerinde bulunmaktadır.
Soru3:Hz. Muhammed’in cenazesini neden 17 kişi kıldırmıştır. En yakınları ve Araplar cenazeye neden katılmamışlardır?
Cevap3: Hz. Peygamber’in cenazesini sadece 17 kişinin kıldığı doğru değildir. Bu uydurma haberi genelde ateist veya Şia’dan bazı grupların yaydığı söylenebilir. Ateistler İslâm’a ve peygambere düşmanlıkları sebebiyle bu türlü yalanları internet ortamında yaymaktadırlar. Şia ise sahabe-i kirama düşmanlıkları sebebiyle “Sahabenin Hz. Peygamber ile ilgilenmek yerine, kendi saltanatları için birbirine girdiklerini” söyleyerek, bu türlü aslı olmayan uydurma haberleri yaymaktadırlar. Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, Ensar’ın yanında olmaları sebebiyle Hz. Peygamber’in defin işine iştirak edememişlerdir.[5] Çünkü onlar Hz. Peygamber’den sonra ümmetin birliğini korumaya, Müslümanların din ve dünya saadetlerini temin etmeye çalışmaktaydılar.
Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.
Prof. Dr. Mehmet Soysaldı
NEVÜ İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

