uluer
versa

Nazara'a İnanmıyorsanız Adem Hoca'ya Kulak Verin

Yaşam 26.01.2022 - 15:23, Güncelleme: 26.01.2022 - 15:23
 

Nazara'a İnanmıyorsanız Adem Hoca'ya Kulak Verin

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger, Milliyet Gazetesi Yazarı Fazilet Şenol tarafından kaleme alınan “'İnsanı mezara hayvanı kazana koyar' Asırlardır süren korku!” başlıklı haberde nazar ve nazardan korunma yöntemlerine dair bilgiler verdi. 'İnsanı mezara hayvanı kazana koyar' Asırlardır süren korku! Türkiye'de en yaygın olan inanışlardan biri nazar. Kişinin yüzüne karşı üç kere 'tü tü tü' yapılması, nazar boncuğu takılması ve kurşun döktürülmesi gibi birçok ritüel mevcut. Prof. Dr. Adem Öger, nazardan korunma yöntemleriyle ilgili ilginç bilgiler paylaştı. Nazar, sözlükte 'bakmak, görmek, düşünmek' anlamında kullanılan bir kelime olsa da Türkçe'de 'beğenilen bir şeye kıskançlıkla bakmak ve zarar verecek şekilde onu etkilemek' manasında kullanılıyor. Nazarla ilgili, "Nazar insanı mezara, hayvanı kazana koyar", "Kaderi geçen bir şey olsaydı nazar olurdu" gibi atasözleri ve inanışlar ülkemizde oldukça yaygın. Nitekim nazar boncuğu sembolü de neredeyse Türkiye'yle eşleşmiş bir sembol. Ancak nazar inancı yalnızca Türklere mahsus değil. Hatta Avrupalılar nazar için 'devil eye' ifadesini kullanıyor. İngiliz filolog Frederick Thomas Elworthy'nin nazar konusundaki araştırmaları, nazarlık simgesine Yunanlarda olduğu kadar İrlanda masallarında da rastlandığını, İncil ve Kur'an gibi dini kitaplarda yer aldığını gösteriyor. Öyle ki nazar boncuğu ve göz figürlerinin moda akımlarında da yer bulduğunu belirtiyor. Peki nazar boncuğu ve nazar inancı nereden geliyor? Gerçekten de öldürücü bir enerjiye sahip mi? Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger'e sorduk. 'Geçmişi M.Ö. 4 Binli Yıllara Dayanıyor' Türkçe‘de nazar 'kem göz' manasında kullanılıyor. Halk arasında 'nazara gelmek', 'nazara uğramak', 'nazar etmek' gibi söyleniş biçimleri de yaygın. Prof. Dr. Adem Öger, "Belli kimselerde bulunduğuna inanılan ve özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala, mülke, hatta cansız nesnelere de zarar veren, 'bakışla dışarıya fırlayan çarpıcı ve öldürücü güç' şeklinde tanımlanan nazar, tarih boyunca olumsuz bir olgu olarak bilinmiş ve her kültürde farklı inanış, ritüelleri beraberinde getirmiş" dedi. Nazar inancının ne zaman ortaya çıktığını tespit etmenin zor olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öger, nazar simgelerinin Eski Yunan, Mısır, Pers, Türk kültürü gibi dünyanın eski ve köklü kültürlerindeki izlerinin ve bu inancın ve buna bağlı simgeler ile ritüellerin oldukça eski olduğunu gösterdiğini söyledi. Öger, "Arkeolojik ve antropolojik çalışmaların verilerine göre nazar inancının M.Ö. 4 bin'li yıllara kadar uzandığını söylemek mümkün" ifadelerini kullandı. Köpek Kemiği, Sarımsak, Deniz Boncuğu, Deve Yünü ve Dahası Nazar inancının yaygın olması nazardan korunmak için kullanılan sembol ve ritüellerin de çok çeşitli olmasına zemin hazırlıyor. Prof. Dr. Adem Öger, nazardan korunmak için göz boncuğu başta olmak üzere Anadolu’nun farklı yörelerinde çeşitli ağaçlardan ve bitkilerden (iğde, çaltı, üzerlik) yapılan nazarlıkların yapımında köpek kemiği, sarımsak, deniz boncuğu, at nalı, deve yünü, kaplumbağa kabuğu, muska (hamayıl) gibi nesnelere de başvurulduğunu söyledi. "Bu unsurlar, Eski Türklerin mitik inanç ve düşünce sisteminin birer parçası olup zaman ve mekâna göre güncellenmiş, yeni anlamlar yüklenmiş ve günümüze kadar varlığını devam ettirmiş" diyen Öger, göz boncuğunun (gök boncuk), bütün Türk dünyasında yaygın olup Gök Tanrı/gök rengi ile ilgili olduğuna dikkat çekti. Çeşitli ağaçlardan yapılan nazarlıkların, ağacın kutsanması ile ilişkili olup Türklerdeki ağaç kültüne dayandığına vurgu yapan Prof. Dr. Öger, "Köpek kemiği, eski Türklerde kurdun kutsanması ve kurdun çeşitli uzuvlarının ve unsurlarının koruyuculuğuna ilişkin inancın sonraki dönemlerde köpeğe evrilmesi ve köpek kemiğinin koruyucu ruh haline dönüşmesi ile ilgilidir. Türk mitolojisinde ve kültüründe özel anlamlar yüklenen ve kutsiyet atfedilen at, deve, kaplumbağa gibi hayvanlara ait unsurların da nazardan korunma amacıyla kullanılması söz konusudur" diye konuştu.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger, Milliyet Gazetesi Yazarı Fazilet Şenol tarafından kaleme alınan “'İnsanı mezara hayvanı kazana koyar' Asırlardır süren korku!” başlıklı haberde nazar ve nazardan korunma yöntemlerine dair bilgiler verdi. 'İnsanı mezara hayvanı kazana koyar' Asırlardır süren korku! Türkiye'de en yaygın olan inanışlardan biri nazar. Kişinin yüzüne karşı üç kere 'tü tü tü' yapılması, nazar boncuğu takılması ve kurşun döktürülmesi gibi birçok ritüel mevcut. Prof. Dr. Adem Öger, nazardan korunma yöntemleriyle ilgili ilginç bilgiler paylaştı. Nazar, sözlükte 'bakmak, görmek, düşünmek' anlamında kullanılan bir kelime olsa da Türkçe'de 'beğenilen bir şeye kıskançlıkla bakmak ve zarar verecek şekilde onu etkilemek' manasında kullanılıyor. Nazarla ilgili, " Nazar insanı mezara, hayvanı kazana koyar", "Kaderi geçen bir şey olsaydı nazar olurdu" gibi atasözleri ve inanışlar ülkemizde oldukça yaygın. Nitekim nazar boncuğu sembolü de neredeyse Türkiye'yle eşleşmiş bir sembol. Ancak nazar inancı yalnızca Türklere mahsus değil. Hatta Avrupalılar nazar için 'devil eye' ifadesini kullanıyor. İngiliz filolog Frederick Thomas Elworthy'nin nazar konusundaki araştırmaları, nazarlık simgesine Yunanlarda olduğu kadar İrlanda masallarında da rastlandığını, İncil ve Kur'an gibi dini kitaplarda yer aldığını gösteriyor. Öyle ki nazar boncuğu ve göz figürlerinin moda akımlarında da yer bulduğunu belirtiyor. Peki nazar boncuğu ve nazar inancı nereden geliyor? Gerçekten de öldürücü bir enerjiye sahip mi? Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Öger'e sorduk. 'Geçmişi M.Ö. 4 Binli Yıllara Dayanıyor' Türkçe‘de nazar 'kem göz' manasında kullanılıyor. Halk arasında 'nazara gelmek', 'nazara uğramak', ' nazar etmek' gibi söyleniş biçimleri de yaygın. Prof. Dr. Adem Öger, "Belli kimselerde bulunduğuna inanılan ve özellikle çocuklara, evcil hayvanlara, eve, mala, mülke, hatta cansız nesnelere de zarar veren, 'bakışla dışarıya fırlayan çarpıcı ve öldürücü güç' şeklinde tanımlanan nazar, tarih boyunca olumsuz bir olgu olarak bilinmiş ve her kültürde farklı inanış, ritüelleri beraberinde getirmiş" dedi. Nazar inancının ne zaman ortaya çıktığını tespit etmenin zor olduğunun altını çizen Prof. Dr. Öger, nazar simgelerinin Eski Yunan, Mısır, Pers, Türk kültürü gibi dünyanın eski ve köklü kültürlerindeki izlerinin ve bu inancın ve buna bağlı simgeler ile ritüellerin oldukça eski olduğunu gösterdiğini söyledi. Öger, "Arkeolojik ve antropolojik çalışmaların verilerine göre nazar inancının M.Ö. 4 bin'li yıllara kadar uzandığını söylemek mümkün" ifadelerini kullandı. Köpek Kemiği, Sarımsak, Deniz Boncuğu, Deve Yünü ve Dahası Nazar inancının yaygın olması nazardan korunmak için kullanılan sembol ve ritüellerin de çok çeşitli olmasına zemin hazırlıyor. Prof. Dr. Adem Öger, nazardan korunmak için göz boncuğu başta olmak üzere Anadolu’nun farklı yörelerinde çeşitli ağaçlardan ve bitkilerden (iğde, çaltı, üzerlik) yapılan nazarlıkların yapımında köpek kemiği, sarımsak, deniz boncuğu, at nalı, deve yünü, kaplumbağa kabuğu, muska (hamayıl) gibi nesnelere de başvurulduğunu söyledi. "Bu unsurlar, Eski Türklerin mitik inanç ve düşünce sisteminin birer parçası olup zaman ve mekâna göre güncellenmiş, yeni anlamlar yüklenmiş ve günümüze kadar varlığını devam ettirmiş" diyen Öger, göz boncuğunun (gök boncuk), bütün Türk dünyasında yaygın olup Gök Tanrı/gök rengi ile ilgili olduğuna dikkat çekti. Çeşitli ağaçlardan yapılan nazarlıkların, ağacın kutsanması ile ilişkili olup Türklerdeki ağaç kültüne dayandığına vurgu yapan Prof. Dr. Öger, "Köpek kemiği, eski Türklerde kurdun kutsanması ve kurdun çeşitli uzuvlarının ve unsurlarının koruyuculuğuna ilişkin inancın sonraki dönemlerde köpeğe evrilmesi ve köpek kemiğinin koruyucu ruh haline dönüşmesi ile ilgilidir. Türk mitolojisinde ve kültüründe özel anlamlar yüklenen ve kutsiyet atfedilen at, deve, kaplumbağa gibi hayvanlara ait unsurların da nazardan korunma amacıyla kullanılması söz konusudur" diye konuştu.

Nevşehir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve nehabernevsehir.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.