MADO

SOYSALDI "Şahıs isimli camide namaz kılınırmı ?"

Nevşehir 07.01.2022 - 10:39, Güncelleme: 07.01.2022 - 12:12
 

SOYSALDI "Şahıs isimli camide namaz kılınırmı ?"

Prof.Dr.Mehmet SOYSALDI " SOYSALDI "Şahıs isimli camide namaz kılınırmı ?"

Soru1: Milyonlarca müslüman dua ediyor, namaz kılıyor ama yine milyonlarca müslüman aç, yoksul ve perişan haldedirler. Bunun sebebi nedir acaba? Cevap1: Bunun sebebini şöyle açıklayabiliriz: İslâm dini inananlara dua ve ibadeti emrettiği gibi okumayı, araştırmayı ve çalışmayı da emretmektedir. Asrımızda Müslümanlar, Allah’ın emri olan dua ve ibadeti kısmen yapıyorlar. Ancak yine Allah’ın emri olan okuma, araştırma ve çalışma emrini yerine getirmemektedirler. Bundan dolayı da ilim ve teknikte geri kalmışlardır. Aslında Allah’ın bütün emirleri benimsenip hayatta tatbik edilmesi gerekir. Nitekim İslâm tarihinde Allah’ın emirleri doğru anlaşılıp da gereği yerine getirildiği dönemlere bakıldığında Müslümanlar, ilim ve teknikte ileri gitmişler ve büyük İslâm medeniyetini kurmuşlardır. Ne zaman ki Müslümanlar, okumayı, araştırmayı ve çalışmayı terk etmişler, ilim ve teknikte geri kalmışlardır. Günümüzde dua ve ibadet de yanlış anlaşılmakta ve yanlış uygulanmaktadır. Şöyle ki, dua sadece sözle yapılan bir ibadet değildir. Sözlü dua gibi bir de fiili dua vardır. Önce fiili dua yapılmalı, daha sonra sözlü dua yapılmalıdır. Nasıl ki, tarlasını zamanında sürmeyen, tohumu ekmeyen ve gübre vermeyen bir çiftçi, sadece Allah’a dua etmekle hasat zamanı tarladan bir ürün elde edemezse. Müslüman da önce fiili olarak üzerine düşen çalışmayı ve çabayı ortaya koymalı, sonra Allah’a dua etmelidir. Nitekim yüce Allah, وَأَنْ لَيْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَى وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاءَ الْأَوْفَى “İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.” (Necm 53/39-41) buyurmaktadır. Ayrıca namaz başta olmak üzere Allah’ın emrettiği ibadetler, Kur’ân-ı Kerîm’e uygun olarak yapılmamaktadır. Şayet Kur’ân-ı Kerîm’e uygun olarak yapılmış olsa, gerçek anlamda kılınan namaz Müslümanı bütün kötü fiillerden ve günahlardan uzak tutması gerekir. Çünkü Yüce Allah, اُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ “(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı çok iyi bilir.” (Ankebût 29/45) buyurmaktadır. Soru2: “Şahıs isimli camide namaz kılınmaz” diyorlar bu doğru mudur? Cevap2: Hz. Peygamber, Buhârî’nin rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: إنَّما الأعمالُ بالنِّيَّاتِ وإنَّما لِكلِّ امرئٍ ما نوى فمن كانت هجرتُهُ إلى اللَّهِ ورسولِهِ فَهجرتُهُ إلى اللَّهِ ورسولِهِ ومن كانت هجرتُهُ إلى دنيا يصيبُها أو امرأةٍ ينْكحُها فَهجرتُهُ إلى ما هاجرَ إليْهِ “Ameller niyete göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resûlü’ne yönelikse onun hicreti Allah’a ve Resûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı ise onun hicreti, hicret ettiği şeyedir.” (Buhârî, “Îmân”, 41) Her yapılan işte niyet önemli olduğu gibi cami yaptırırken de niyet çok önemlidir. Cami yaptıran kişinin niyetini biz bilemeyiz. Ancak Allah bilir. Allah rızası için yapılan bir camiye yaptıran kişinin ismini vermek câizdir. Ancak efdal olan riyaya girmemek için isim verilmemesidir. İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek için yapılan camilerde namaz kılmak ise câiz değildir. Nitekim Yüce Allah, Tevbe Sûresi 107-108. âyetlerde şöyle buyurmaktadır: وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَى وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا “(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. Onun içinde asla namaz kılma!...” Bu âyetlerde Yüce Allah, münafıkların İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek için yaptıkları Dırar Mescidi denilen mescitte namaz kılınmamasını emretmektedir. Nitekim İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek maksadıyla yapılan Mescid-i Dırar’da Hz. Peygamber asla namaz kılmamış ve emriyle bu mescit yıktırılmıştır. Soru3: Hârût ve Mârût adındaki iki meleğin insanlara büyü öğrettikleri söylenmektedir. Bu doğru mudur? Cevap3: Evet, yüce Allah Bâbil ülkesine Hârût ve Mârût adında iki melek göndermiş ve o melekler, insanlara büyü öğretmişlerdir. Öğretirken de; “Biz ancak bir imtihanız, sakın sihir yaparak küfre girmeyiniz!” diyerek insanları uyarmışlardır. İslâm âlimleri bu iki meleğin insanlara sihir/büyü öğretmelerinin sebebini iki şekilde açıklamışlardır. Bu sebepleri şöyle ifade edebiliriz: 1. O dönemde sihir çok yaygın hale geldiği için insanlar sihir ile mûcizeyi birbirinden ayırt edemiyorlardı. Bu iki melek insanlara sihir/büyü öğreterek sihir ve mûcizeyi birbirinden ayırt edebilmelerine yardımcı olmuşlardır. 2. Büyü yapan kötü niyetli insanlar, yaptıkları büyü ile karı ve kocayı birbirinden ayırarak onlara zarar verip bozgunculuk yapıyorlardı. Babil’de gönderilen iki melek, insanları bu konuda uyararak insanlara zarar vermek için büyü yapanların küfre gireceklerini, böylece Allah’ın azabına duçar olacaklarını bildirmişlerdir. Yapılan büyüden ve zararından kurtulmak için insanlara büyü hakkında bilgi vermişlerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse, iki melek, insanların sihrin zararlarından kendilerini korumaları için sihri onlara öğretiyorlardı. Çünkü “Melekler kendilerine verdiği emirlerde Allah’a asla isyan etmezler, neyle emrolunurlarsa onu yaparlar.” (Tahrîm 66/6) Onlar, Allah’ın peygamberlerine gönderdiği vahiylerin güveniler elçileridir. (Zuhaylî, el-Tefsiru’l-münîr, 1/253; Soysaldı, Hayatımıza Yön Veren Ayetlerin Tefsiri, 234) Dinî konularda cevabını aradığınız soruları HYPERLINK "mailto:msoysaldi@gmail.com" msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Prof.Dr.Mehmet SOYSALDI " SOYSALDI "Şahıs isimli camide namaz kılınırmı ?"
Soru1: Milyonlarca müslüman dua ediyor, namaz kılıyor ama yine milyonlarca müslüman aç, yoksul ve perişan haldedirler. Bunun sebebi nedir acaba? Cevap1: Bunun sebebini şöyle açıklayabiliriz: İslâm dini inananlara dua ve ibadeti emrettiği gibi okumayı, araştırmayı ve çalışmayı da emretmektedir. Asrımızda Müslümanlar, Allah’ın emri olan dua ve ibadeti kısmen yapıyorlar. Ancak yine Allah’ın emri olan okuma, araştırma ve çalışma emrini yerine getirmemektedirler. Bundan dolayı da ilim ve teknikte geri kalmışlardır. Aslında Allah’ın bütün emirleri benimsenip hayatta tatbik edilmesi gerekir. Nitekim İslâm tarihinde Allah’ın emirleri doğru anlaşılıp da gereği yerine getirildiği dönemlere bakıldığında Müslümanlar, ilim ve teknikte ileri gitmişler ve büyük İslâm medeniyetini kurmuşlardır. Ne zaman ki Müslümanlar, okumayı, araştırmayı ve çalışmayı terk etmişler, ilim ve teknikte geri kalmışlardır. Günümüzde dua ve ibadet de yanlış anlaşılmakta ve yanlış uygulanmaktadır. Şöyle ki, dua sadece sözle yapılan bir ibadet değildir. Sözlü dua gibi bir de fiili dua vardır. Önce fiili dua yapılmalı, daha sonra sözlü dua yapılmalıdır. Nasıl ki, tarlasını zamanında sürmeyen, tohumu ekmeyen ve gübre vermeyen bir çiftçi, sadece Allah’a dua etmekle hasat zamanı tarladan bir ürün elde edemezse. Müslüman da önce fiili olarak üzerine düşen çalışmayı ve çabayı ortaya koymalı, sonra Allah’a dua etmelidir. Nitekim yüce Allah, وَأَنْ لَيْسَ لِلْإِنْسَانِ إِلَّا مَا سَعَى وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاءَ الْأَوْفَى “İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.” (Necm 53/39-41) buyurmaktadır. Ayrıca namaz başta olmak üzere Allah’ın emrettiği ibadetler, Kur’ân-ı Kerîm’e uygun olarak yapılmamaktadır. Şayet Kur’ân-ı Kerîm’e uygun olarak yapılmış olsa, gerçek anlamda kılınan namaz Müslümanı bütün kötü fiillerden ve günahlardan uzak tutması gerekir. Çünkü Yüce Allah, اُتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ “(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı çok iyi bilir.” (Ankebût 29/45) buyurmaktadır. Soru2: “Şahıs isimli camide namaz kılınmaz” diyorlar bu doğru mudur? Cevap2: Hz. Peygamber, Buhârî’nin rivayet etmiş olduğu bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: إنَّما الأعمالُ بالنِّيَّاتِ وإنَّما لِكلِّ امرئٍ ما نوى فمن كانت هجرتُهُ إلى اللَّهِ ورسولِهِ فَهجرتُهُ إلى اللَّهِ ورسولِهِ ومن كانت هجرتُهُ إلى دنيا يصيبُها أو امرأةٍ ينْكحُها فَهجرتُهُ إلى ما هاجرَ إليْهِ “Ameller niyete göredir. Herkese ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah’a ve Resûlü’ne yönelikse onun hicreti Allah’a ve Resûlü’nedir. Kimin de hicreti elde edeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı ise onun hicreti, hicret ettiği şeyedir.” (Buhârî, “Îmân”, 41) Her yapılan işte niyet önemli olduğu gibi cami yaptırırken de niyet çok önemlidir. Cami yaptıran kişinin niyetini biz bilemeyiz. Ancak Allah bilir. Allah rızası için yapılan bir camiye yaptıran kişinin ismini vermek câizdir. Ancak efdal olan riyaya girmemek için isim verilmemesidir. İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek için yapılan camilerde namaz kılmak ise câiz değildir. Nitekim Yüce Allah, Tevbe Sûresi 107-108. âyetlerde şöyle buyurmaktadır: وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْرِيقًا بَيْنَ الْمُؤْمِنِينَ وَإِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُ وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَى وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا “(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek, (hakkı) inkâr etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resûlüne karşı savaşmış olan adamı beklemek için bir mescid kuranlar ve: (Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Hâlbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder. Onun içinde asla namaz kılma!...” Bu âyetlerde Yüce Allah, münafıkların İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek için yaptıkları Dırar Mescidi denilen mescitte namaz kılınmamasını emretmektedir. Nitekim İslâm’a ve Müslümanlara zarar vermek maksadıyla yapılan Mescid-i Dırar’da Hz. Peygamber asla namaz kılmamış ve emriyle bu mescit yıktırılmıştır. Soru3: Hârût ve Mârût adındaki iki meleğin insanlara büyü öğrettikleri söylenmektedir. Bu doğru mudur? Cevap3: Evet, yüce Allah Bâbil ülkesine Hârût ve Mârût adında iki melek göndermiş ve o melekler, insanlara büyü öğretmişlerdir. Öğretirken de; “Biz ancak bir imtihanız, sakın sihir yaparak küfre girmeyiniz!” diyerek insanları uyarmışlardır. İslâm âlimleri bu iki meleğin insanlara sihir/büyü öğretmelerinin sebebini iki şekilde açıklamışlardır. Bu sebepleri şöyle ifade edebiliriz: 1. O dönemde sihir çok yaygın hale geldiği için insanlar sihir ile mûcizeyi birbirinden ayırt edemiyorlardı. Bu iki melek insanlara sihir/büyü öğreterek sihir ve mûcizeyi birbirinden ayırt edebilmelerine yardımcı olmuşlardır. 2. Büyü yapan kötü niyetli insanlar, yaptıkları büyü ile karı ve kocayı birbirinden ayırarak onlara zarar verip bozgunculuk yapıyorlardı. Babil’de gönderilen iki melek, insanları bu konuda uyararak insanlara zarar vermek için büyü yapanların küfre gireceklerini, böylece Allah’ın azabına duçar olacaklarını bildirmişlerdir. Yapılan büyüden ve zararından kurtulmak için insanlara büyü hakkında bilgi vermişlerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse, iki melek, insanların sihrin zararlarından kendilerini korumaları için sihri onlara öğretiyorlardı. Çünkü “Melekler kendilerine verdiği emirlerde Allah’a asla isyan etmezler, neyle emrolunurlarsa onu yaparlar.” (Tahrîm 66/6) Onlar, Allah’ın peygamberlerine gönderdiği vahiylerin güveniler elçileridir. (Zuhaylî, el-Tefsiru’l-münîr, 1/253; Soysaldı, Hayatımıza Yön Veren Ayetlerin Tefsiri, 234) Dinî konularda cevabını aradığınız soruları HYPERLINK "mailto:msoysaldi@gmail.com" msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet SOYSALDI NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı

Nevşehir HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.