MADO

3 SORU 3 CEVAP

Nevşehir 06.10.2023 - 13:42, Güncelleme: 06.10.2023 - 13:42
 

3 SORU 3 CEVAP

Soru1: Kur'ân-ı Kerîm’de kadere imanı açıkça ifade eden âyetler var mıdır?

Cevap1: Evet Kur'ân-ı Kerîm’de kadere imanı açıkça ifade eden âyetler vardır. Şu âyetleri örnek olarak verebiliriz: “…Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.”[1] “Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.”[2] “…Her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir.”[3] “Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.”[4] “De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.”[5] “Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.”[6] “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[7] Soru2: Berzah âlemi nedir? Cevap2: بَرْزَخٌ Berzah kelimesi Arapça sözlükte; “iki şey arasına giren engel, hâil, mânia, ayırıcı sınır” gibi anlamlara gelmektedir.[8] Çoğulu ise “بَرَازِخُ berâzih”dir. Ölümle hayat, ahiretle dünya arasına giren engel, perde anlamında insanın ölümü ile tekrar diriliş anına kadar geçen hayatına berzah hayatı veya berzah âlemi denilmiştir.[9] Berzah kelimesi Kur’an’da “iki şey arasındaki engel, hâil, ayırıcı sınır” gibi anlamlarda kullanılmış[10] olup üç âyette geçmektedir.[11] İnsan ölüp de kabre defnedildikten sonra tekrar diriliş zamanına kadar geçirdiği süre içerinde bir hayatı var mıdır? yok mudur? varsa bu hayatı nasıl geçmektedir? Bu hususlar akıl ile bilinmesi mümkün olmayan gaybî konulardır. Dolayısıyla bu konularla ilgili en doğru bilgiyi ancak vahiyden ve vahyi bize getirip tebliğ edip açıklayan peygamberden öğrenebiliriz.[12] Ahiret âleminin ilk durağı olarak bilinen kabir hayatı/berzah hayatı veya berzah âlemi olarak da isimlendirilmektedir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde; إِنَّ الْقَبْرَ أَوَّلُ مَنَازِلِ الْآخِرَةِ ، فَإِنْ نَجَا مِنْهُ ، فَمَا بَعْدَهُ أَيْسَرُ مِنْهُ ، وَإِنْ لَمْ يَنْجُ مِنْهُ ، فَمَا بَعْدَهُ أَشَدُّ مِنْهُ “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.”[13] buyurmuştur. Kabir hayatı veya berzah hayatı ölümden sonra başlar, tekrar diriliş gününe kadar devam eder. Yani kabir veya berzah; ölümle başlayıp İsrâfil adındaki meleğin sûra ikinci kez üflemesiyle birlikte tekrar diriliş zamanına kadar geçen yer ve zaman için kullanılmaktadır. Ölen kişinin kabir hayatının olması için bir mezara defnedilmesi şart değildir. Çünkü yakılan, yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanan veya denizde boğulup balıklara yem olmuş insanlar da olabilir. ‘Bu kişiler kabir hayatı yaşamamaktadır’ diyemeyiz. Onlar da berzah hayatını yaşamaktadırlar. Berzah hayatına kabir hayatı denilmesinin sebebi, çoğunluk itibarıyla insanlar ölünce kabre defnedildiği içindir.[14] Soru3: Secdede iken ayakların kaldırılması namazı bozar mı? Cevap3: Her şeyin bir âdabı ve erkânı olduğu gibi namazın da birtakım âdap ve erkânı vardır. Onlara uyularak namazın eda edilmesi gerekir. Hadis-i şerifte ifade edildiğine göre; “Kulun rabbine en yakın olduğu an secdeye vardığı andır. Secdede duayı çokça yapın.”[15] buyrulmuştur. Namazda secdede iken yedi uzvun yere bitişik olması gerekir. Bu uzuvlar; alın, iki el, iki diz ve iki ayak.[16] Nitekim Hz. Peygamber bir hadisinde; “Yedi kemik (bir rivayette yedi uzuv) üzerinde secde etmekle emrolundum: Bunlar; alın -burnuna da eliyle işaret etti.- (böylece burun-alın bir sayıldı), iki el, iki diz ve iki ayağın kenarları (parmak uçları)’dır. Bir de elbise ve saçlarımızı toplamamakla (emrolunduk).”[17] buyurmuştur. Günümüzde bazı Müslümanların secde anında iki ayağının birini veya her ikisini de yerden kaldırdığı müşahede edilmektedir. Hâlbuki secde anında ayak parmak uçlarının yere değdirilmesinin farz olması sebebiyle secde yaparken vücudun bu kısımlarının yerden kesilmemesi gerekir. En azından bir ayak secde yapılan zeminle temas halinde olmalıdır. Şayet üç defa “sübhâne rabbiye’l-a'lâ'” diyecek bir zaman kadar ayaklar havada kalırsa namazın bozulma tehlikesi vardır. Buna dikkat etmek gerekir. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.                                                                                                      Prof. Dr. Mehmet Soysaldı         NEVÜ İlahiyat Fakültesi   [1]     el-Ahzab 33/38. [2]     el-En’am 6/59. [3]     el-Furkan 25/2. [4]     el-Hadid 57/22, 23. [5]     et-Tevbe 9/51. [6]     et-Tegabün 64/11. [7]     el-İnsan 76/30. [8]     İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, 2/585. [9]     Kaya, Murat, “Kabir Azabıyla İlişkilendirilen Ayetlerin Tahlil ve Değerlendirilmesi”, Usûl İslam Araştırmaları Dergisi, Sayı: 25, İstanbul, 2016, 163; Oğan, Kasım, “Kabir Hayatıyla İlgili Rivayetlerin Tesbit, Tahriç ve Değerlendirilmesi”, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2010, 4. [10]    İsfahânî, Müfredât, 118; Çanga, Kur’an-ı Kerim Lügati, 82. [11]   Bz., Müminûn 23/100; Furkan 25/53; Rahman 55/20. [12]   Uysal, “Ehl-i Sünnet ve Mu’tezile’ye Göre Kabir Hayatı”, 71. [13]    Tirmizî, Zühd, 5; İbn Mace, Zühd, 32; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/63. [14]   Toprak, “Ahiretin İlk Durağı Kabir”, Din ve Hayat Dergisi, İstanbul, 2012, 77; Öztürk, Muzaffer, “Kur’an-ı Kerim’e Göre Kabir Azabı Yok mu?”, Çukurova Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, cilt: 8, sayı:1, Ocak-Haziran 2008, 258. [15]   Müslim, “Salât”, 215; Ebû Dâvûd, “Salât”, 148; Nesâî, “Tatbîk”, 78. [16]   Müslim, “Śalât”, 44; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 150, 151; Tirmizî, “Śalât”, 87. [17]   Buharî, “Ezan”, 133-134.
Soru1: Kur'ân-ı Kerîm’de kadere imanı açıkça ifade eden âyetler var mıdır?

Cevap1: Evet Kur'ân-ı Kerîm’de kadere imanı açıkça ifade eden âyetler vardır. Şu âyetleri örnek olarak verebiliriz: “…Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir.”[1]

Gaybın anahtarları Allah'ın yanındadır; onları O'ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O'nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.”[2]

“…Her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir.”[3]

Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır. (Allah bunu) elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah'ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye açıklamaktadır. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.”[4]

De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.”[5]

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya götürür. Allah her şeyi bilendir.”[6]

Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[7]

Soru2: Berzah âlemi nedir?

Cevap2: بَرْزَخٌ Berzah kelimesi Arapça sözlükte; “iki şey arasına giren engel, hâil, mânia, ayırıcı sınır” gibi anlamlara gelmektedir.[8] Çoğulu ise “بَرَازِخُ berâzih”dir.

Ölümle hayat, ahiretle dünya arasına giren engel, perde anlamında insanın ölümü ile tekrar diriliş anına kadar geçen hayatına berzah hayatı veya berzah âlemi denilmiştir.[9]

Berzah kelimesi Kur’an’da “iki şey arasındaki engel, hâil, ayırıcı sınır” gibi anlamlarda kullanılmış[10] olup üç âyette geçmektedir.[11]

İnsan ölüp de kabre defnedildikten sonra tekrar diriliş zamanına kadar geçirdiği süre içerinde bir hayatı var mıdır? yok mudur? varsa bu hayatı nasıl geçmektedir? Bu hususlar akıl ile bilinmesi mümkün olmayan gaybî konulardır. Dolayısıyla bu konularla ilgili en doğru bilgiyi ancak vahiyden ve vahyi bize getirip tebliğ edip açıklayan peygamberden öğrenebiliriz.[12]

Ahiret âleminin ilk durağı olarak bilinen kabir hayatı/berzah hayatı veya berzah âlemi olarak da isimlendirilmektedir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadislerinde;

إِنَّ الْقَبْرَ أَوَّلُ مَنَازِلِ الْآخِرَةِ ، فَإِنْ نَجَا مِنْهُ ، فَمَا بَعْدَهُ أَيْسَرُ مِنْهُ ، وَإِنْ لَمْ يَنْجُ مِنْهُ ، فَمَا بَعْدَهُ أَشَدُّ مِنْهُ

“Kabir, ahiret duraklarının ilkidir. Bir kimse eğer o duraktan kurtulursa sonraki durakları daha kolay geçer. Kurtulamazsa, sonrakileri geçmek daha zor olacaktır.”[13] buyurmuştur.

Kabir hayatı veya berzah hayatı ölümden sonra başlar, tekrar diriliş gününe kadar devam eder. Yani kabir veya berzah; ölümle başlayıp İsrâfil adındaki meleğin sûra ikinci kez üflemesiyle birlikte tekrar diriliş zamanına kadar geçen yer ve zaman için kullanılmaktadır. Ölen kişinin kabir hayatının olması için bir mezara defnedilmesi şart değildir. Çünkü yakılan, yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanan veya denizde boğulup balıklara yem olmuş insanlar da olabilir. ‘Bu kişiler kabir hayatı yaşamamaktadır’ diyemeyiz. Onlar da berzah hayatını yaşamaktadırlar. Berzah hayatına kabir hayatı denilmesinin sebebi, çoğunluk itibarıyla insanlar ölünce kabre defnedildiği içindir.[14]

Soru3: Secdede iken ayakların kaldırılması namazı bozar mı?

Cevap3: Her şeyin bir âdabı ve erkânı olduğu gibi namazın da birtakım âdap ve erkânı vardır. Onlara uyularak namazın eda edilmesi gerekir. Hadis-i şerifte ifade edildiğine göre; “Kulun rabbine en yakın olduğu an secdeye vardığı andır. Secdede duayı çokça yapın.”[15] buyrulmuştur. Namazda secdede iken yedi uzvun yere bitişik olması gerekir. Bu uzuvlar; alın, iki el, iki diz ve iki ayak.[16] Nitekim Hz. Peygamber bir hadisinde; “Yedi kemik (bir rivayette yedi uzuv) üzerinde secde etmekle emrolundum: Bunlar; alın -burnuna da eliyle işaret etti.- (böylece burun-alın bir sayıldı), iki el, iki diz ve iki ayağın kenarları (parmak uçları)’dır. Bir de elbise ve saçlarımızı toplamamakla (emrolunduk).”[17] buyurmuştur.

Günümüzde bazı Müslümanların secde anında iki ayağının birini veya her ikisini de yerden kaldırdığı müşahede edilmektedir. Hâlbuki secde anında ayak parmak uçlarının yere değdirilmesinin farz olması sebebiyle secde yaparken vücudun bu kısımlarının yerden kesilmemesi gerekir. En azından bir ayak secde yapılan zeminle temas halinde olmalıdır. Şayet üç defa “sübhâne rabbiye’l-a'lâ'” diyecek bir zaman kadar ayaklar havada kalırsa namazın bozulma tehlikesi vardır. Buna dikkat etmek gerekir.

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

 

 

                                                                                                 Prof. Dr. Mehmet Soysaldı

        NEVÜ İlahiyat Fakültesi

 

[1]     el-Ahzab 33/38.

[2]     el-En’am 6/59.

[3]     el-Furkan 25/2.

[4]     el-Hadid 57/22, 23.

[5]     et-Tevbe 9/51.

[6]     et-Tegabün 64/11.

[7]     el-İnsan 76/30.

[8]     İbn Manzur, Lisanu’l-Arab, 2/585.

[9]     Kaya, Murat, “Kabir Azabıyla İlişkilendirilen Ayetlerin Tahlil ve Değerlendirilmesi”, Usûl İslam Araştırmaları Dergisi, Sayı: 25, İstanbul, 2016, 163; Oğan, Kasım, “Kabir Hayatıyla İlgili Rivayetlerin Tesbit, Tahriç ve Değerlendirilmesi”, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya, 2010, 4.

[10]    İsfahânî, Müfredât, 118; Çanga, Kur’an-ı Kerim Lügati, 82.

[11]   Bz., Müminûn 23/100; Furkan 25/53; Rahman 55/20.

[12]   Uysal, “Ehl-i Sünnet ve Mu’tezile’ye Göre Kabir Hayatı”, 71.

[13]    Tirmizî, Zühd, 5; İbn Mace, Zühd, 32; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/63.

[14]   Toprak, “Ahiretin İlk Durağı Kabir”, Din ve Hayat Dergisi, İstanbul, 2012, 77; Öztürk, Muzaffer, “Kur’an-ı Kerim’e Göre Kabir Azabı Yok mu?”, Çukurova Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, cilt: 8, sayı:1, Ocak-Haziran 2008, 258.

[15]   Müslim, “Salât”, 215; Ebû Dâvûd, “Salât”, 148; Nesâî, “Tatbîk”, 78.

[16]   Müslim, “Śalât”, 44; Ebû Dâvûd, “Śalât”, 150, 151; Tirmizî, “Śalât”, 87.

[17]   Buharî, “Ezan”, 133-134.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.