MADO

3 SORU 3 CEVAP

Nevşehir 22.09.2023 - 09:08, Güncelleme: 22.09.2023 - 09:08
 

3 SORU 3 CEVAP

Soru1:Farz namazları kılarken kamet getirmek zorunlumudur?

  Cevap1:Farz namazlardan önce tek başına namaz kılacak Müslümanın, cemaatle namaz kılınacağı zaman da müezzinin, namazın başladığını bildiren ezan benzeri sözleri söylemesine kamet denilir. Kamet şu şekilde getirilir: “Allahüekber, Allahüekber. Allahüekber, Allahüekber. Eşhedü en la ilâhe illallah. Eşhedü en la ilâhe illallah. EşhedüenneMuhammedenrasululullah. EşhedüenneMuhammedenrasulullah. Hayyealessalat, hayyealessalat. Hayyealel-felâh, hayyealel-felah. Kadkâmeti`s-sâlatu, kadkameti`s-sala. Allahüekber, Allahüekber, La ilâhe illallah.” Kametin Türkçe manası ise şöyledir: “Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah`tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim, Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim. Muhammed`in Allah’ın rasûlü olduğuna şehâdet ederim, Muhammed`in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet ederim. Haydin namaza, haydin namaza. Haydin kurtuluşa, haydin kurtuluşa. Namaz başladı, namaz başladı. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur.” Hanefilere göre kamet sözleri ikişer defa tekrar edilmesi gerekir. Zira Resûlullah’ın (s.a.v.) kıldırdığı namazın ezanı ve kametinin cümlelerinin çift çiftsöylendiği rivayet edilmiştir.[1] Diğer mezheplere göre ise kametin cümlelerinin tek söylenmesi gerekir. Beş vakit farz namazlardan, Cuma namazının farzından ve kaza namazından önce kamet getirilir. Ancak vitir, teravih, bayram, cenâze ve nâfile namazlarda kamet getirilmez. Kamet erkeklere has bir sünnettir. Kadınlar kamet getirmezler. Hz. Peygamber (s.a.v.) Bilal-i Habeşî’ye “Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku. Kamet getirdiğin zaman ise hızlı oku.”[2]buyurmuştur. Kamet getirmek Hz. Peygamber’in sünnetine uymak demektir. Kamet getirilmezse namaza bir zararı yoktur, namaz bozulmaz. Soru2:Fatiha sûresinde konuşan kimdir, Allah mı? Yoksa kullarmı? Cevap2: Fatiha Sûresi, Kur’ân’ın en büyük sûresidir.Fatiha sûresinin Türkçe meali şöyledir: “Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. O Rahman ve Rahimdir. Din günü/hesap gününün sahibidir. Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramışların ve dalalete düşenlerin yoluna değil.” Âmin. Görüldüğü gibi bu sûrede konuşan kuldur. Nitekim Hz. Peygamber’den (s.a.v.) rivayet edilen bir kutsî hadiste Yüce Allah şöyle buyurur: — «Fatiha’yı kendimle kulum arasında iki kısma ayırdım: Yarısı benim, yarısı da kulumundur. Kulumun istediği hakkıdır; kendisine verilecektir.» Hz. Peygamber (s.a.v.) aynı hadisin devamında şöyle buyurmuştur: Bir kul «el-HamdulillahiRabbi’l-âlemîn» dediğizaman, Allah Teâlâ: — «Kulum bana hamdetti» der. Kul: — «er-Rahmâni’r-Rahîm» dediğinde, Allah Teâlâ: — «Kulum beni sena etti, övdü» der. Kul: — «Mâlikiyevmi’d-dîn» dediği zaman, Cenâb-ı Allah: — «Kulum beni ta’zim etti, bana saygı gösterdi» der. Kul: — «İyyâkena’budu ve iyyâkenesteîn» deyince, Allah Teâlâ: — «Bu, benimle kulum arasında bir taahhüddür. (İbadet kuluma, yardım da bana aittir). Kulumun istediği kendisine verilecektir» der. Kul: — «İhdina’s-sırata’l-müstakîmsıratallezineen’amte aleyhim gayri’l-mağdubi aleyhim ve la’d-dâllîn (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalalete düşenlerin değil)» dediğinde, Allah Teâlâ: — «Bu dilek kula aittir. Ona istediği verilecektir.» buyurur.[3] Soru3:Kazancı haram olan birinin ikramı kabul edilebilir mi? Cevap3: Müslümanın rızkını helal yoldan kazanması, Allah ve Resulünün emridir. Dolayısıyla mümin, rızkının helal olmasına çok dikkat etmeli ve bu konuda titiz davranmalıdır. İslâm dininde Allah’ın yapılmasını farz kıldığı görevleri yerine getirmekle birlikte insanın çoluk çocuğunun rızkını temin etmesi için meşru işlerde çalışması ibadet kabul edilmektedir. Cennetle müjdelenmiş olan Hz. Sa’d b. EbiVakkâs adındaki sahabî bir gün: “Ey Allah’ın Resulü Yüce Allah’a benim için dua buyurun da beni duası kabul edilen bir Müslüman kılsın.” diye talepte bulunmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şöyle buyurdu: “Ey Sa’d! Temiz, helal şeyler ye ki, duası kabul olunan bir kimse olasın. Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, kişi haram bir lokmayı midesine indirirse bu sebepten kırk gün duası kabul olmaz. Hangi kulun eti/bedeni, haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse cehennem ateşi ona daha lâyıktır.”[4] Bir akrabanın veya dostun davetine icabet etmek sünnettir. Hatta bazı hallerde ise vâcip olur. Dolayısıyla bize takdim edilen hediye ve ikramları reddetmemek dinî ve insanî bir vazifedir. Ancak veren kimsenin kazancının helal olması gerekir. Bütün kazancı haram olduğu kesin olarak bilinen bir kişinin ikramı kabul edilmez. Ancak kişinin kazancının haram olup olmadığı kesin bilinmiyorsa veya kazancının içinde helal olan kısım da varsa, böyle kişilerin ikramını kabul etmek câizdir.Gayrimeşru kazanç sahibi kimsenin davetini ve ikramını reddederken de karşıdaki kişiyi rencide edecek davranışlardan sakınmak gerekir. Çünkü Müslüman, diğer insanlarla medenî ve insanî münasebetlerini tamamen kesmemelidir ki, İslâm’ın ilkelerini onlara tebliğ etme fırsatı bulabilsin.   Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.                                                                            Prof. Dr. Mehmet Soysaldı NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı      
Soru1:Farz namazları kılarken kamet getirmek zorunlumudur?

 

Cevap1:Farz namazlardan önce tek başına namaz kılacak Müslümanın, cemaatle namaz kılınacağı zaman da müezzinin, namazın başladığını bildiren ezan benzeri sözleri söylemesine kamet denilir.

Kamet şu şekilde getirilir: “Allahüekber, Allahüekber. Allahüekber, Allahüekber. Eşhedü en la ilâhe illallah. Eşhedü en la ilâhe illallah. EşhedüenneMuhammedenrasululullah. EşhedüenneMuhammedenrasulullah. Hayyealessalat, hayyealessalat. Hayyealel-felâh, hayyealel-felah. Kadkâmeti`s-sâlatu, kadkameti`s-sala. Allahüekber, Allahüekber, La ilâhe illallah.”

Kametin Türkçe manası ise şöyledir: “Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah`tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim, Allah’tan başka ilah olmadığına şehâdet ederim. Muhammed`in Allah’ın rasûlü olduğuna şehâdet ederim, Muhammed`in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet ederim. Haydin namaza, haydin namaza. Haydin kurtuluşa, haydin kurtuluşa. Namaz başladı, namaz başladı. Allah en büyüktür, Allah en büyüktür. Allah’tan başka ilah yoktur.”

Hanefilere göre kamet sözleri ikişer defa tekrar edilmesi gerekir. Zira Resûlullah’ın (s.a.v.) kıldırdığı namazın ezanı ve kametinin cümlelerinin çift çiftsöylendiği rivayet edilmiştir.[1] Diğer mezheplere göre ise kametin cümlelerinin tek söylenmesi gerekir.

Beş vakit farz namazlardan, Cuma namazının farzından ve kaza namazından önce kamet getirilir. Ancak vitir, teravih, bayram, cenâze ve nâfile namazlarda kamet getirilmez. Kamet erkeklere has bir sünnettir. Kadınlar kamet getirmezler.

Hz. Peygamber (s.a.v.) Bilal-i Habeşî’ye “Ezan okuduğun zaman ağır ağır oku. Kamet getirdiğin zaman ise hızlı oku.”[2]buyurmuştur.

Kamet getirmek Hz. Peygamber’in sünnetine uymak demektir. Kamet getirilmezse namaza bir zararı yoktur, namaz bozulmaz.

Soru2:Fatiha sûresinde konuşan kimdir, Allah mı? Yoksa kullarmı?

Cevap2: Fatiha Sûresi, Kur’ân’ın en büyük sûresidir.Fatiha sûresinin Türkçe meali şöyledir: “Hamd âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. O Rahman ve Rahimdir. Din günü/hesap gününün sahibidir. Yalnız sana kulluk eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola ilet. Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna, gazaba uğramışların ve dalalete düşenlerin yoluna değil.” Âmin.

Görüldüğü gibi bu sûrede konuşan kuldur. Nitekim Hz. Peygamber’den (s.a.v.) rivayet edilen bir kutsî hadiste Yüce Allah şöyle buyurur:

— «Fatiha’yı kendimle kulum arasında iki kısma ayırdım: Yarısı benim, yarısı da kulumundur. Kulumun istediği hakkıdır; kendisine verilecektir.»

Hz. Peygamber (s.a.v.) aynı hadisin devamında şöyle buyurmuştur:

Bir kul «el-HamdulillahiRabbi’l-âlemîn» dediğizaman, Allah Teâlâ:

— «Kulum bana hamdetti» der. Kul:

— «er-Rahmâni’r-Rahîm» dediğinde, Allah Teâlâ:

— «Kulum beni sena etti, övdü» der. Kul:

— «Mâlikiyevmi’d-dîn» dediği zaman, Cenâb-ı Allah:

— «Kulum beni ta’zim etti, bana saygı gösterdi» der. Kul:

— «İyyâkena’budu ve iyyâkenesteîn» deyince, Allah Teâlâ:

— «Bu, benimle kulum arasında bir taahhüddür. (İbadet kuluma, yardım da bana aittir). Kulumun istediği kendisine verilecektir» der. Kul:

— «İhdina’s-sırata’l-müstakîmsıratallezineen’amte aleyhim gayri’l-mağdubi aleyhim ve la’d-dâllîn (Bizi doğru yola sevket, o yol ki kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoludur, gadaba uğrayanların ve dalalete düşenlerin değil)» dediğinde, Allah Teâlâ:

— «Bu dilek kula aittir. Ona istediği verilecektir.» buyurur.[3]

Soru3:Kazancı haram olan birinin ikramı kabul edilebilir mi?

Cevap3: Müslümanın rızkını helal yoldan kazanması, Allah ve Resulünün emridir. Dolayısıyla mümin, rızkının helal olmasına çok dikkat etmeli ve bu konuda titiz davranmalıdır. İslâm dininde Allah’ın yapılmasını farz kıldığı görevleri yerine getirmekle birlikte insanın çoluk çocuğunun rızkını temin etmesi için meşru işlerde çalışması ibadet kabul edilmektedir.

Cennetle müjdelenmiş olan Hz. Sa’d b. EbiVakkâs adındaki sahabî bir gün: “Ey Allah’ın Resulü Yüce Allah’a benim için dua buyurun da beni duası kabul edilen bir Müslüman kılsın.” diye talepte bulunmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber ona şöyle buyurdu: “Ey Sa’d! Temiz, helal şeyler ye ki, duası kabul olunan bir kimse olasın. Muhammed’in canını kudret elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, kişi haram bir lokmayı midesine indirirse bu sebepten kırk gün duası kabul olmaz. Hangi kulun eti/bedeni, haram, murdar ve faizden büyüyüp gelişirse cehennem ateşi ona daha lâyıktır.”[4]

Bir akrabanın veya dostun davetine icabet etmek sünnettir. Hatta bazı hallerde ise vâcip olur. Dolayısıyla bize takdim edilen hediye ve ikramları reddetmemek dinî ve insanî bir vazifedir. Ancak veren kimsenin kazancının helal olması gerekir. Bütün kazancı haram olduğu kesin olarak bilinen bir kişinin ikramı kabul edilmez. Ancak kişinin kazancının haram olup olmadığı kesin bilinmiyorsa veya kazancının içinde helal olan kısım da varsa, böyle kişilerin ikramını kabul etmek câizdir.Gayrimeşru kazanç sahibi kimsenin davetini ve ikramını reddederken de karşıdaki kişiyi rencide edecek davranışlardan sakınmak gerekir. Çünkü Müslüman, diğer insanlarla medenî ve insanî münasebetlerini tamamen kesmemelidir ki, İslâm’ın ilkelerini onlara tebliğ etme fırsatı bulabilsin.  

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

 

 

                                                                       Prof. Dr. Mehmet Soysaldı

NEVÜ İlahiyat Fakültesi

Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı

 

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.