İLTER SĞIRSOY YAZDI - AK Parti’de Ekim Devrimi: Ben Yokum, Yerime Numan Kurtulmuş Var

Siyaset öyle bir dönemeçte ki, Eylül ve Ekim ayları Türkiye için sıradan aylar olmayacak. Bu kez işin rengi değişiyor.

Bir tarafta kendi iç kavgasına gömülmüş, davalarla, ifadelerle, belgelerle boğuşan CHP var. Öbür tarafta ise sahaya muhtemelen “Ekim Devrimi” diye adlandırılabilecek ağırlıkta bir strateji ile çıkmaya hazırlanan AK Parti.

CHP Kendi Dertleriyle Kavruluyor

CHP’de ortalık toz duman. Ekrem İmamoğlu’nun davaları, ifadeleri, mahkeme sürecinde çıkması olası, yeni belgeler ve görüntüler partiyi ciddi zorlayacak gibi.. Öyle ki, erken seçim ilan edileceği tarihten sonra bile CHP,  “İmamoğlu mu, Özel mi, Kılıçdaroğlu mu?” tartışmalarına kilitlenmiş olabilir. Kilit çözülme sürecinde ise Ak Parti atı almış, değil Üsküdar'ı geçmek,  Edirne’ye bile varmış olabilir…!

Halkın derdi işsizlik, pahalılık ama CHP hâlâ kendi içindeki koltuk savaşını veriyor…Birbirine siyaseten ihanetle, ihbar ve ispiyonlarla cebelleşiyor. Ak Parti'nin yapamayacağını "yine kendi kendilerine" yapıyorlar.

Erdoğan’dan, Ekim Devrimi gibi  Hamle...

Tam da bu hengâmede AK Parti düğmeye basıyor. Bahçeli’nin, muhtemeldir ki, Ekim ayında patlatabileceği erken seçim çağrısı, ardından “Terörsüz Türkiye” nin yeni-güçlü somut adımlarının ilanı ve Erdoğan’ın köklü kabine değişikliğiyle sahaya taze kan sürmesi… 

Ve işin bam teli: Erdoğan’ın çıkıp “Ben yokum, işte size bensiz Türkiye, adayım Numan Kurtulmuş” demesi.
 

Gitme Reis kampanyalarıyla coşturulacak meydanlara Erdoğan'ın muhtemel cevabı şöyle olacak :

"yerime isim Numan beydir ama bu bedende bul can  olduğu sürece ülkem için çalışacak ve yorulacağım.. Hakkınızı helal edin ben yıllardır bize güvenen ve inanan sizlerden razıyım Allah da sizden razı olsun , Numan beyi size, sizi de Allah emanet ediyorum .Allah yar ve yardımcınız olsun , kalın sağlıcakla"

Bir tarafta seçim mitingleri, diğer tarafta Erdoğan''ın, Türkiye'yle helalleşme ve veda mitingleri..

Tabloyu düşünebiliyor musunuz ve sonuçlarını...

Meydanlar yıkılır. Erdoğan Kurtulmuş’la el ele meydan meydan dolaşırsa muhalefetin nefesi kesilir.

Kopanların Yuvaya Dönüşü

Bu işin bir başka bombası da yıllar önce partiden kopanların tekrar çağrılması. Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve diğerleri… “Hadi bakalım, kapı açık, yuvaya dönün” denildiğinde muhalefetin bütün hesapları çöp olur. Çünkü dağılmış kadrolar tek elde toplanır. Muhalefet için bu, siyasi şok dalgasıdır. Kendi elleriyle Meclis’e soktukları isimlerin topyekün yuvaya dönmeleri, Erdoğan’ın yıllarca muhalefetin içine gönderdiği Truva atı stratejik hamlesi olarak bile yorumlattırılabilir.

Enerjide ve Savunmada Büyük Sıçrama

AK Parti’nin seçimde kullanacağı en büyük kozlardan biri de savunma sanayi ve enerjide bağımsızlık hikâyesi. 
Yıllar önce yüzde 20–25 olan yerlilik oranı bugün yüzde 80’lere 90’lara çıkmış durumda. Enerjide dışa bağımlılığı kıran, savunmada kendi göbeğini kendi kesen ve onlarca ülkeye ihracat yapmaya devam eden bir Türkiye… Meydanlarda bu rakamlar halka söylendiğinde alkış tufanı kopar. Çünkü millet somut başarıya bakar.

Terörsüz ve Ekonomide Güçlü Türkiye

Üstüne bir de “Terörsüz Türkiye”, “Enflasyonla savaşan Türkiye” ve “Ekonomide güçlü hamleler yapan Türkiye” sloganları eklendi mi, seçimin gündemini kim belirler? Tabii ki iktidar. 
Muhalefet mahkeme salonlarında, belgelerle, kasetlerle uğraşıp, birbirlerimi gambazlamaya devam ederken; iktidar meydanlarda “biz yaptık, yine biz yaparız” diye bağıracak.
Netice şu ki ;
Sonbahar sert geçecek. CHP kendi kavgasında boğulurken AK Parti sahaya devrim niteliğinde bir senaryo sürmeye hazırlanıyor. Bu tablo, tarihe gerçekten “Ekim Devrimi” olarak geçebilir.

Abdullah Gül’e dikkat ! 

Tüm bu senaryoyu da özellikle Amerika’daki think tank kuruluşları elbette masaya yatırıyor ve buldukları acil çözüm ise Abdullah Gül – Cüneyt Zapsu diyaloğu ile Amerika’dan Türkiye’ye olası bir B planı tezgâhı hazırlanması…
Bu görüşmelere ilişkin ayrıntıları da yakında paylaşacağım.