Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)
Köşe Yazarı
Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)
 

EFSANELER -1-

Evet, bir hikayesi olmalı… Her zaman savunduğum, olmazsa olmaz dediğim ilkelerin başında gelir bu söz. Turizmle uğraşan dostlarımız daha iyi bilirler ki tüm dünyada bir yeri satacaksanız (gerçek ya da mecaz anlamda) hikayesi varsa beş fazladır değeri. Bizim topraklarımızda her yerin bir hikayesi, masalı, efsanesi vardır. Vardır da çoğu bilmez maalesef. Oysa ne güzel hikayelerdir onlar. Bunları bilenlerin çoğu göçtü bu dünyadan. Onlar gitmeden bıraktıkları birkaç güzel anı miras kaldı bizlere. Bu hikayeleri bir kitapta toplamayı da düşünüyorum ama önce sizlerle paylaşmak istedim. İşte bunları bir dizi halinde bu sayfada bulacaksınız. Bu topraklara düşkün herkesin özellikle de turizmci dostlarımızın yaklaşan turizm sezonu öncesi ilgi göstereceğine eminim. 1- DEVRENT VADİSİ Bu topraklara bet bereket katan onlarca evliyadan biriydi Kudret dede. Tek isteği rahatça yatmaktı kendince kutsal saydığı bu toprağın koynunda. Ne ki kast etmişti kara yürekli düşman almak için bu toprakları ve saldırmıştı kutsalına, işte o zaman kalktı yerinden kalktı da açtı ellerini. “siz ki dirlik bozmaya geldiniz yaban atlarınızla, zehirli oklarınızla benim yurduma, taş olasınız, kaya olasınız” dedi yüreğinden gelen acıyla. Kabul oldu dileği… Kapadokya’nın bir ucundan bir ucuna yarılan toprağının içinde kayboldular atlarıyla kara yürekler. Taş oldu atlar, kaya oldu insanlar. Yıllar yıllar geçti o yarılan vadide otlar bitti, ırmaklar coştu. Devrent dediler bu güzelliğe. Devrent adı, ona dar geçit olduğundan, uçurumları olduğundan ya da tehlikeli yolları olduğundan verilmedi. En uç noktasındaki tepesinin üzerine bulunan ama şimdi ne yazık ki yerinde olmayan konağından dolayı verildi bu ad. Konak dediysem Kudret dedenin mezarı yani. Kazakistan’dan Karadeniz’e oradan Anadolu’ya inen savaşçı Amazon kadınları da geçti Devrent deresinden, İpek yolunun en mahrem mallarını taşıyan kervanlar da, Diogenes’in orduları da ve dahi neredeyse tüm seyyahlar. Çok uzak diyarlardan gelen insanlar sadece kayanın taşın fotoğraflarını değil bu efsaneleri de götürmeli belleğinde. Götürmeli ki sonrasında gelenler bu hikayelerin kahramanlarını görmeli Devrent’in kayalarında. Bir sır daha vereyim rehber dostlarıma. Anlatan amcamızın yalancısıyım. Devrent vadisinde bahar aylarında gezinen herkes, vadinin her yerinden gelen mis gibi kekik kokularını hisseder. Bu kekikler yüz yıllar önce Hindistan’dan Avrupa’ya baharat taşıyan tüccarların Kapadokya’ya hediyesidir.
Ekleme Tarihi: 07 Mayıs 2022 - Cumartesi
Oğuz ÖZDEM (BAŞ YAZAR)

EFSANELER -1-

Evet, bir hikayesi olmalı… Her zaman savunduğum, olmazsa olmaz dediğim ilkelerin başında gelir bu söz. Turizmle uğraşan dostlarımız daha iyi bilirler ki tüm dünyada bir yeri satacaksanız (gerçek ya da mecaz anlamda) hikayesi varsa beş fazladır değeri.

Bizim topraklarımızda her yerin bir hikayesi, masalı, efsanesi vardır. Vardır da çoğu bilmez maalesef. Oysa ne güzel hikayelerdir onlar. Bunları bilenlerin çoğu göçtü bu dünyadan. Onlar gitmeden bıraktıkları birkaç güzel anı miras kaldı bizlere.

Bu hikayeleri bir kitapta toplamayı da düşünüyorum ama önce sizlerle paylaşmak istedim. İşte bunları bir dizi halinde bu sayfada bulacaksınız.

Bu topraklara düşkün herkesin özellikle de turizmci dostlarımızın yaklaşan turizm sezonu öncesi ilgi göstereceğine eminim.

1- DEVRENT VADİSİ

Bu topraklara bet bereket katan onlarca evliyadan biriydi Kudret dede. Tek isteği rahatça yatmaktı kendince kutsal saydığı bu toprağın koynunda. Ne ki kast etmişti kara yürekli düşman almak için bu toprakları ve saldırmıştı kutsalına, işte o zaman kalktı yerinden kalktı da açtı ellerini.

“siz ki dirlik bozmaya geldiniz yaban atlarınızla, zehirli oklarınızla benim yurduma, taş olasınız, kaya olasınız” dedi yüreğinden gelen acıyla.

Kabul oldu dileği… Kapadokya’nın bir ucundan bir ucuna yarılan toprağının içinde kayboldular atlarıyla kara yürekler.

Taş oldu atlar, kaya oldu insanlar. Yıllar yıllar geçti o yarılan vadide otlar bitti, ırmaklar coştu. Devrent dediler bu güzelliğe. Devrent adı, ona dar geçit olduğundan, uçurumları olduğundan ya da tehlikeli yolları olduğundan verilmedi. En uç noktasındaki tepesinin üzerine bulunan ama şimdi ne yazık ki yerinde olmayan konağından dolayı verildi bu ad. Konak dediysem Kudret dedenin mezarı yani.

Kazakistan’dan Karadeniz’e oradan Anadolu’ya inen savaşçı Amazon kadınları da geçti Devrent deresinden, İpek yolunun en mahrem mallarını taşıyan kervanlar da, Diogenes’in orduları da ve dahi neredeyse tüm seyyahlar.

Çok uzak diyarlardan gelen insanlar sadece kayanın taşın fotoğraflarını değil bu efsaneleri de götürmeli belleğinde. Götürmeli ki sonrasında gelenler bu hikayelerin kahramanlarını görmeli Devrent’in kayalarında.

Bir sır daha vereyim rehber dostlarıma. Anlatan amcamızın yalancısıyım. Devrent vadisinde bahar aylarında gezinen herkes, vadinin her yerinden gelen mis gibi kekik kokularını hisseder. Bu kekikler yüz yıllar önce Hindistan’dan Avrupa’ya baharat taşıyan tüccarların Kapadokya’ya hediyesidir.
Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.