3 SORU 3 CEVAP

Yaşam 04.11.2022 - 08:28, Güncelleme: 04.11.2022 - 08:28
 

3 SORU 3 CEVAP

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Soru1: Ölülerimiz bizden haberdar mıdır, bizleri duyabilirler mi? Cevap1: Ölüm olayı ruhun bedenden çıkarılıp alınmasıyla gerçekleşmektedir. Ölüm olayı gerçekleşince maddî beden zamanla çözülür, çürür ve toprak olur. Ancak ruh, hayatiyetini devam ettirir, asla ölmez. Ruh, çevresinde olup bitenleri görür, duyar ve algılar ancak dışardakilere hiçbir mesaj ulaştıramaz. Ölümden sonra ruhlar, nimet içinde olan ruhlar ve azap içinde olan ruhlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Bir hadis-i şerifte “Şüphesiz ailesinin kendisine ağlaması sebebiyle ölüye azap edilir.” denilmektedir. Bu hadis ölen kişinin çevresinde olup bitenleri görüp duyduğuna işaret etmektedir. Buhârî’nin Enes b. Mâlik’ten rivayet etmiş olduğu şu hadis-i şerif bu konuda çok önemli bilgi vermektedir: “Allah Resulü, Bedir Savaşı’nın olduğu gün, Kureyş Müşrikleri’nden 24 kişinin cesedinin birlikte bir kuyuya atılmasını emretmişti. Rasulullah düşman bir kavme galip gelince orada üç gün konaklardı. Bedir savaşının üçüncü gününde Hz. Peygamber, devesinin getirilmesini emretti ve deve hazırlandıktan sonra yola koyuldular. Bu sırada Allah Resulü Kureyş Müşrikleri’nin atıldığı kuyunun başında durup, onlara kendi ve babalarının ismiyle hitap ederek şöyle seslenmiştir: “Ey Utbe b. Rebia, Ey Şeybe b. Rebia, Ey Ümeyye b. Halef, Ey Ebu Cehil b. Hişâm! Sizler peygamberinize karşı ne kötü bir topluluktunuz. Sizler beni yalanladınız, başkaları ise bana kucak açtılar. Siz benimle çarpıştınız, başkaları ise bana yardım ettiler.” buyurup şöyle devam etti: “Şimdi rabbinizin vaad etmiş olduğu azabı gerçekleşmiş buldunuz mu? Ben Rabbimin bana vaad etmiş olduğu zaferi gerçekleşmiş buldum.” diye sormuştur. Müslümanlar bu konuşmayı duyunca şaşırmışlar; hatta Hz. Ömer (r.a.), Hz. Peygamber’e şöyle sormuştur: - “Ey Allah’ın Resulü! Şu cansız cesetlere ne diye konuşursun?” Rasulullah (s.a.v.) ona şöyle cevap vermiştir: - “Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, söylediklerimi onlar sizden daha iyi işitmektedirler. Fakat bana cevap vermeye güç yetiremezler.” Bu hadis-i şerifte ifade edildiği gibi insanlar ruhun bedenden ayrılması ve ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra mezara konulurlar. Onların akıl ve şuurları yerindedir. Dışarıda olup bitenleri bildikleri gibi kendilerine yapılan hitabı da duyarlar. Ancak asla cevap veremezler. Soru2: Azrail (a.s.) gerçekten korkunç mudur? Cevap2: Ahiret âleminde her şey kişinin bu dünyadaki durumuna göre şekillenecektir. Dolayısıyla ölüm anında ölüm meleği Azrail, insanın ruhunu bedeninden ayırıp canını almaya geldiği zaman kişinin iman ve ameline göre ona gözükür. Eğer ruhu kabzedilecek kişi mümin ve muttaki bir kul ise ona güzel bir şekilde gözükür ve ruhunu tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla ve yumuşak bir şekilde alır. Ancak imansız ve inkâr ehli bir kişi ise o zaman Azrail ona korkunç bir şekilde gözükür ve o kişinin ruhunu yünün içinden dikenli bir çalının çekilmesi gibi çok ızdırap verici bir tarzda alacaktır. Soru3: Kabirde tek başımıza mı olacağız veya meleklerle görüşecek miyiz? Cevap3: Ruh bedenden çıkıp ölüm olayı gerçekleştikten sonra, insan yıkanıp kefenlenir ve cenaze namazı kılındıktan sonra kabre defnedilir. Böylece insan için kabir veya berzah âlemi denilen kabir hayatı başlar. Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kabirde onunla birlikte bâki kalır: ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baş başa kalır.” Artık insana amellerine göre muamele edilir. Dolayısıyla salih amelleri çoğaltmaya gayret etmelidir. Daha sonra amellerinin durumuna göre şekillenen Münker ve Nekir melekleri gelerek insana Rabbin kim, peygamberin kim, dinin nedir? gibi sorular sormaya başlayacaktır. İnsanın bu sorulara cevap vermesi de dünyadaki yaptığı amellere göre olacaktır. İman eden ve salih amel işleyen kişiler, bu sorulara kolaylıkla ve doğru cevap verecekler. İnkâr eden ve günahlara batanlar ise çok zor durumda kalacaklar ve bu sorulara doğru cevap veremeyeceklerdir. Hadiste ifade edildiği gibi kabir, insan için ya cennet bahçelerinden bir bahçeye veya cehennem çukurlarından bir çukura dönüşecektir. Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Mehmet Soysaldı NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.
Soru1: Ölülerimiz bizden haberdar mıdır, bizleri duyabilirler mi?

Cevap1: Ölüm olayı ruhun bedenden çıkarılıp alınmasıyla gerçekleşmektedir. Ölüm olayı gerçekleşince maddî beden zamanla çözülür, çürür ve toprak olur. Ancak ruh, hayatiyetini devam ettirir, asla ölmez. Ruh, çevresinde olup bitenleri görür, duyar ve algılar ancak dışardakilere hiçbir mesaj ulaştıramaz. Ölümden sonra ruhlar, nimet içinde olan ruhlar ve azap içinde olan ruhlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar.

Bir hadis-i şerifte “Şüphesiz ailesinin kendisine ağlaması sebebiyle ölüye azap edilir.” denilmektedir. Bu hadis ölen kişinin çevresinde olup bitenleri görüp duyduğuna işaret etmektedir. Buhârî’nin Enes b. Mâlik’ten rivayet etmiş olduğu şu hadis-i şerif bu konuda çok önemli bilgi vermektedir:

“Allah Resulü, Bedir Savaşı’nın olduğu gün, Kureyş Müşrikleri’nden 24 kişinin cesedinin birlikte bir kuyuya atılmasını emretmişti. Rasulullah düşman bir kavme galip gelince orada üç gün konaklardı.

Bedir savaşının üçüncü gününde Hz. Peygamber, devesinin getirilmesini emretti ve deve hazırlandıktan sonra yola koyuldular. Bu sırada Allah Resulü Kureyş Müşrikleri’nin atıldığı kuyunun başında durup, onlara kendi ve babalarının ismiyle hitap ederek şöyle seslenmiştir:

“Ey Utbe b. Rebia, Ey Şeybe b. Rebia, Ey Ümeyye b. Halef, Ey Ebu Cehil b. Hişâm! Sizler peygamberinize karşı ne kötü bir topluluktunuz. Sizler beni yalanladınız, başkaları ise bana kucak açtılar. Siz benimle çarpıştınız, başkaları ise bana yardım ettiler.” buyurup şöyle devam etti:

“Şimdi rabbinizin vaad etmiş olduğu azabı gerçekleşmiş buldunuz mu? Ben Rabbimin bana vaad etmiş olduğu zaferi gerçekleşmiş buldum.” diye sormuştur.

Müslümanlar bu konuşmayı duyunca şaşırmışlar; hatta Hz. Ömer (r.a.), Hz. Peygamber’e şöyle sormuştur:

- “Ey Allah’ın Resulü! Şu cansız cesetlere ne diye konuşursun?” Rasulullah (s.a.v.) ona şöyle cevap vermiştir:

- “Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki, söylediklerimi onlar sizden daha iyi işitmektedirler. Fakat bana cevap vermeye güç yetiremezler.”

Bu hadis-i şerifte ifade edildiği gibi insanlar ruhun bedenden ayrılması ve ölüm olayının gerçekleşmesinden sonra mezara konulurlar. Onların akıl ve şuurları yerindedir. Dışarıda olup bitenleri bildikleri gibi kendilerine yapılan hitabı da duyarlar. Ancak asla cevap veremezler.

Soru2: Azrail (a.s.) gerçekten korkunç mudur?

Cevap2: Ahiret âleminde her şey kişinin bu dünyadaki durumuna göre şekillenecektir. Dolayısıyla ölüm anında ölüm meleği Azrail, insanın ruhunu bedeninden ayırıp canını almaya geldiği zaman kişinin iman ve ameline göre ona gözükür.

Eğer ruhu kabzedilecek kişi mümin ve muttaki bir kul ise ona güzel bir şekilde gözükür ve ruhunu tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla ve yumuşak bir şekilde alır. Ancak imansız ve inkâr ehli bir kişi ise o zaman Azrail ona korkunç bir şekilde gözükür ve o kişinin ruhunu yünün içinden dikenli bir çalının çekilmesi gibi çok ızdırap verici bir tarzda alacaktır.

Soru3: Kabirde tek başımıza mı olacağız veya meleklerle görüşecek miyiz?

Cevap3: Ruh bedenden çıkıp ölüm olayı gerçekleştikten sonra, insan yıkanıp kefenlenir ve cenaze namazı kılındıktan sonra kabre defnedilir.

Böylece insan için kabir veya berzah âlemi denilen kabir hayatı başlar. Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ölüyü (mezara kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kabirde onunla birlikte bâki kalır: ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle baş başa kalır.” Artık insana amellerine göre muamele edilir. Dolayısıyla salih amelleri çoğaltmaya gayret etmelidir.

Daha sonra amellerinin durumuna göre şekillenen Münker ve Nekir melekleri gelerek insana Rabbin kim, peygamberin kim, dinin nedir? gibi sorular sormaya başlayacaktır.

İnsanın bu sorulara cevap vermesi de dünyadaki yaptığı amellere göre olacaktır. İman eden ve salih amel işleyen kişiler, bu sorulara kolaylıkla ve doğru cevap verecekler.

İnkâr eden ve günahlara batanlar ise çok zor durumda kalacaklar ve bu sorulara doğru cevap veremeyeceklerdir.

Hadiste ifade edildiği gibi kabir, insan için ya cennet bahçelerinden bir bahçeye veya cehennem çukurlarından bir çukura dönüşecektir.

Dinî konularda cevabını aradığınız soruları msoysaldi@gmail.com e-postaya gönderebilirsiniz.

Prof. Dr. Mehmet Soysaldı NEVÜ İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölüm Başkanı
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.