HARAM-ÜL EKBER
HARAM-ÜL EKBER
İnancımızın rehberi olan Kuran-ı Kerim nüzul edeli beri ulemasından sade vatandaşına kadar hemen her çevrede bilinçli ya da sohbet konusu olarak tartışıla gelmiştir bu konu.
İnancımızın rehberi olan Kuran-ı Kerim nüzul edeli beri ulemasından sade vatandaşına kadar hemen her çevrede bilinçli ya da sohbet konusu olarak tartışıla gelmiştir bu konu.
Sizce hangi haram daha büyüktür? Ya da haramı kategorize etmek ne kadar doğrudur? Veya şu haram bu haramdan daha fazla haramdır diyebilir miyiz?
Ayetleri birbirinden derece olarak ayrıt etmek doğru değilse – ki öyledir- öyleyse haramın da derecesi yoktur haram haramdır.
Şimdi bunu neden dile getiriyorum. Çünkü her zaman ortalık yerde duran haramlara göz yumarken, başka bir harama yaygara koparmanın nedeni sorgulamak istiyorum.
Dinimizce haram olan şeyler herkesçe malumdur. İçki, zina, şirk, kul hakkı, faiz, domuz eti, kumar, zulüm, can almak.
Şimdi bunları yukarıdan aşağıya doğru derecelendirin deseler nasıl yapardınız? Sizce hangisi haram-ülekber yani daha büyük haramdır?
Eminim hepinizin önceliği şirk olur, gerisi kişiye göre değişir. Yani hiç affı olmayan –dini referanslara göre- Şirktir.
Hal böyle olunca şirki bir tarafa bırakarak diğer konulardan hemen hepsi güncel yaşamda karşımızda duran şeyler değil mi?
Hepsi de kutsal kitabımızda ayetlerle belirlenmiştir.
Maide suresi 90. Ayetle içki.
Nisa Suresi 168. Ayetle kul hakkı.
Bakara 275. Ayetle faiz.
Bakara 173-Nahl 115-En-am 145 ayetlerle domuz eti
İsra 32- En-am 151 ayetlerle zina.
Maide-90 ayeti kumar.
Şimdi yukarıdaki soruyu bir daha sorayım bu kadar sarih ve aleni olan haramlardan hangisini şirkten sonraki 2. Sıraya koyardınız?
Bu soruya bir yanıt verecek olursa fikrini almaktan mutlu olurum. Fakat benim kendi düşünceme göre birini diğerinin önüne koymak sadece kişisel nedenlere dayanır. Bankada paramız varsa –gayri ihtiyari- hafifletici sebepler bularak onu sona koyarız. İçki içiyorsak onu sona atarız yine aynı sebeplerden dolayı. Ve sıralama bu minvalde değişir.
Lakin asıl meseleyi de gözden kaçırmayalım. Bu günlerde içinde domuz eti kullanıldığı iddia edilen bir köfte meselesine – ola ki gerçek olsun- günlerce “tüüü lanet” okunurken, lanet okuyanların – hadi insaflı olayım- neredeyse yüzde yetmişi içinde bulunulan ekonomik nedenleri bahane ederek banka faizlerinden yararlanmasına kimse yaygara koparmıyor. Kaldı ki devletin kendisi – hem de olabilir seviyenin çok üzerinde- faizle döndürüyor çarkı.
Köftye laf söyleyenlerin içinde alkol alanların olmadığını söyleye bilir misiniz?
“Allah kahretsin” diyerek beddua edenlerin içinde—oranları yüzde bir bile olsa--kul hakkı yemeyenler, zina etmeyenler, kumar oynamayanların olmadığını iddia edebilir misiniz?
Belki de en başta söylemem gerekeni şimdi söyleyeyim. Bu köfteciyi ne tanırım ne gördüm ne de bilirim. Ara sıra uğrayıp parasını ödeyerek yemek yemişliğim dışında ilişkim de olmamıştır. Savunduğum şeyin de köfteciyle falan bir ilgisi de yok zaten benim şu anda ortaya koyduğum şey. İnsanların yeri geldiğinde dini vecibeleri ortaya koyarak neler yapabileceğinin görülmesidir.