YA OL YA BUL

 

   Son 30 yılı gayet iyi hatırlarım. Özellikle yerel televizyonların yayına başladığı dönemde gerek yerel gerekse genel seçimlerde adaylar ya ikişerli ya hep birlikte yayınlara katılırlar ve projelerini yarıştırırlardı. Elbette atışmalar, sataşmalar olurdu ama asla kavga veya hakaret noktasına gelmezdi. Münferit olaylar da herkes tarafından şiddetle kınanırdı.

   Bizzat siyasi programlar yapan biri olarak gözlemlerime dayanarak söylüyorum ki seçim sathı mahalline girildiği andan itibaren adaylar ellerinden geldiğince oyunu artırma çabasına girerler ama asla rakibini ötekileştirmezlerdi. Çünkü bilirlerdi ki seçim bittikten sonra aynı camide saf tutacaklar, aynı sala el verecekler, aynı kahvede çay içeceklerdi.

   Bunları neden söyleme gereği hissettiğimi sanırım anladınız. Gerçekten de bu güne kadar seçimler geldi seçimler gitti, hiçbir zaman bu kadar ayrışmadık. Bakınız karşılaşıldığında samimiyetten uzak yüzünüze gülenler aslında sadece seçim sebebiyle bunu yapıyor. Yerelde neden bu kadar birbirimizden nefret eder hale geldik? Çünkü tepeden ayrıştık.

    Seçim tarihine seksen gün kala başlayan hararet şimdilerde tavan yapmış durumda. Aslında bilerek yapılıyor bu işler. Sağdan soldan ortaya bir konu atılıyor günlerce onunla uğraştırıyorlar insanı. Bizler de ister istemez aynı konuyla yatıp kalkıyoruz.

   Ekonomik anlamda ne durumda olduğumuz herkesçe malumken İstanbul adaylarıyla yatıp Ankara adaylarıyla kalkıyoruz. Onlardan az biraz uzak duralım desek yereldekiler sosyal medya üzerinden hücum ediyorlar.

   Bu günlerde Afrika üzerinden kum fırtınasının ülkemize gireceği yönünde haberler var. Siz asıl 1 Nisandan sonra kopacak fırtınaya bakın. Müneccim falan değilim ama düşüncemi paylaşayım. Hemen her partide tüm taşlar yerinden oynayacak. Birkaç lider siyasetten çekilecek, ekonomik olarak bugünleri de arayacağız ve kimse aradığını bulamayacak.